İstanbul sözleşmesinden kanal projesine, Kadıköy’de toplumsal tepki

Kadıköy rıhtım meydanında eylemciler sıraya girdi. AKP iktidarının yanlış politikalarına karşı tepkilerini gösterdiler. İstanbul Sözleşmesinden Kanal İstanbul projesine, Boğaziçi öğrencilerine  yapılan baskıya uzanan AKP politikaları protesto edildi. Dün kadın örgütleri, LGBTI+ lar, çevreciler, gençler, sanatçılar, sporcular, kültür sanat kurumları, peş peşe girdikleri Kadıköy meydanında muhalif taleplerini dile getirirken, AKP hükümetinin politikaları eleştirilerek protesto edildi. İstanbul […]

Kadıköy rıhtım meydanında eylemciler sıraya girdi. AKP iktidarının yanlış politikalarına karşı tepkilerini gösterdiler. İstanbul Sözleşmesinden Kanal İstanbul projesine, Boğaziçi öğrencilerine  yapılan baskıya uzanan AKP politikaları protesto edildi.

Dün kadın örgütleri, LGBTI+ lar, çevreciler, gençler, sanatçılar, sporcular, kültür sanat kurumları, peş peşe girdikleri Kadıköy meydanında muhalif taleplerini dile getirirken, AKP hükümetinin politikaları eleştirilerek protesto edildi.

İstanbul Sözleşmesinin Erdoğan tarafından fesih kararını açıklamasından sonra, sözleşmeye sahip çıkan her kesim seslerini yükselterek sözleşmenin uygulanmasını istedi. Kadın örgütleri, LGBTI+lar, gençler, çevreci gruplar, emek ve meslek örgütleri temsilcileri ortak taleple meydandaydı.

AKP iktidarının erkek egemen ve gerici politikasının sonucu olarak İstanbul sözleşmesinden çıkılması, demokratik toplumsal tepkiyle karşılaşmaya devam ediyor.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Polisin LGBTI+ lara yönelik alana girmelerini engelleme çabası, göstericilerin kararlı duruşlarıyla aşıldı.

Ya Kanal Ya İstanbul etkinliği

Ya Kanal Ya İstanbul Koordinasyonu tarafından düzenlenen etkinlikle de kanal projesine karşı duru sergilendi. Emek ve meslek örgütlerinin, çevreci örgütlerin ve grupların, sanat ve spor çevrelerinin katıldığı eylem coşkulu geçti. Milletvekillerinin, Sağlık emekçileri örgütlerinin destek verdiği eylemde renkli görüntüler  oluştu.

Bostancı semtinde Kadıköy’e gelen bisiklet grubu çevirdikleri pedallarıyla kanal projesinin geri çekilmesini işaret etti.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Resim ve  fotoğraf sergisiyle eyleme katılan Doğa İçin Sanat Derneği üyeleri alanda sergiledikleri resimler ve Avcılar Kültür Sanat Derneği de taşıdıkları fotoğraflarla eylemcilerin ilgisini çekti. Ortak tuval üzerine  eylemcilerin çizgileriyle oluşturulan resim, kanal İstanbul projesine  karşı tepkinin ve karşı çıkışın, sanat yoluyla farklı bir ifadesi oldu.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yapılan konuşmalarda Kanal İstanbul projesinin, İstanbul kent yaşamına, toplumsal yaşama, doğa ve çevre  üzerindeki yıkıcı etkileri anlatıldı. Sermayenin ve AKP hükümetinin İstanbul’a yönelik rant projesini ve yıkıcı sonuçlarına katlanılmayacağı mesajı veren kitle, kanal projesinin iptali için sloganlar attı.

YKYİ Koordinasyon grubunun durumu ve taleplerini açıkladığı basın açıklaması metni ise şöyleydi:

“YA KANAL YA İSTANBUL” KADIKÖY eylemi basın açıklaması 

İstanbul’u, pek çok uygarlığa ev sahipliği yapmış, doğası ve kültür varlıkları ile dünyanın dört bir köşesinde bilinen kentimizi yok etmek istiyorlar. Bugüne kadar, özellikle son 20 yılda yapılan saldırılarla kent belleğimizin büyük kısmını yitirdik…

Orhan Veli’nin gözleri kapalı dinlediği İstanbul’dan elimizde çok az şey kaldı. Şimdi, kültür varlıklarımızı; Gezi Parkı’nı, Galata Kulesi’ni, varlığı bile olmayan “vakıf” diye uydurulmuş birtakım yandaş kurumlara devrediyorlar. İstanbul’un 3. Bölgesi’ndeki  Yarımburgaz Mağaraları, Odabaşı ve Dursunköy Köprüleri gibi kalan kültür varlıklarımızı da rant ve talan projesi “Kanal İstanbul” ile tümden ortadan kaldırmayı hedefliyorlar. Kâr hırsları bitmiyor, dinmiyor…

Bugün burada, İstanbul’un 3. Bölgesi’nin bizim için anlamını anlatmak için buluştuk. İstanbul;

Kuzey Ormanları’ndan gelen rüzgarın tatlı esintisini hissettiğimiz, leyleklerin göçünü, konaklamasını Yeniköy’ümüzden izlediğimiz, Karadeniz sahilinde ağların çekildiği, çocukların sahildeki sesleri ile mutlu olduğumuz, ayçiçeği tarlalarının, güneşin güzel rengini yere indirdiği kentimizdir. Göllerimiz, hem suyumuz, hem de bir nefes almak için kenarında oturduğumuz, kuşların cıvıltısını dinlediğimiz, kendine has çiçeklerine sevgiyle baktığımız, ağaçlarının yaprak hışırtılarını dinlediğimiz kentimizdir. Küçükçekmece’den başlayarak mahallelerde, evlerin önünde çekirdek çitleyerek sohbet ettiğimiz, bostanlarımızda yetiştirdiğimiz sebzelerimizi paylaştığımız, tarihi köprülerinin üzerinde yürürken (altta akan derelerin sesiyle dinlendiğimiz ve hattâ o derelerin şeker gibi suyunu kana kana içtiğimiz kentimizdir.

Şimdi kentimize, bir “Kanal” ve bir avuç zengin için “Yenişehir” yapmak istiyorlar. İstanbul’u 3. Köprü, 3. Havalimanı, yeni otoyollarla geri dönülmez biçimde tahrip edenler; Kuzey Ormanları’ndan kalanları, İstanbul’un son tarım alanlarını, göllerini, bölgedeki tüm ilçeleri ortadan kaldırmak ve orada yaşayan halkı yerinden etmek istiyor. ÇED raporunda ilan etmişler, artık bölgede “nitelikli insan”lar yaşayacakmış, yani biz işçiye, emekçiye, esnafa, çiftçiye yer yok yeni tasarladıkları “proje”de.

İstanbul’da yapılan tüm kamuoyu araştırmaları halkın ezici bir çoğunluğunun bu “proje”yi istemediğini gösteriyor. AKP Başkanı demiş ki “Onlara rağmen Kanal İstanbul’u da yapacağız, inadına yapacağız”. Kime ve neye rağmen? Halk bu talan projesinin kente ve doğaya vereceği zararı biliyor. Bir avuç yandaş sermayeyi daha da zengin etmek için doğaya ve kente saldırdığınızın farkında, ayrıca bunu size oy veren halk da bildiği için, bu projeye karşılar.

Yeni bir kararname Resmi Gazete’de yayınlandı. Bizim için anlamı, “yap -işlet – sermayeyi zengin et – parasını halka ödet” olan “proje”sine finansman sağlamak için devlet garantisi vermiş. Yani yaptıktan sonra bize ödettikleri yetmiyor, krediyi alıp yapmadıklarının da parasını bizim vergilerimizle Hazine’den ödetecekler.

Yenişehir projesiyle; susuzluktan kırılan kentimizin son sulak alanlarını, Terkos, Küçükçekmece göllerinin çevresini yeni “turizm” alanları ilan ederek talan edecekler, yıkımı derinleştirecekler.

Kısa bir süre önce, “Kanal İstanbul” projesinin önemli bir bölümünü kapsayan Arnavutköy’de, tarım ve hayvancılık yapan çiftçilere arazilerini tahliye etmeleri tebliğ edildi.  İstanbul’un son köylerini “lojistik alan” ilan edip kendi evlerinden arazilerinden kovmaya çalışıyorlar. Hak, hukuk ve adalet kavramları çöpe atıldığından beri hiçbir güvencemiz kalmadı “dayanışma ve birlikte mücadele etmek”ten başka.

Halk bu “talan ve yıkım projesi”ni istemiyor, binlerce kişi itiraz dilekçesi verdi, onlarca kurum ve birey dava açtı. Keşif kararını alan mahkeme bir türlü bilirkişi tayin etmiyor fakat ihale hazırlıklarına hız verdiklerini açıklıyorlar. Bir kez daha “atı alan Üsküdar’ı geçti” diyerek yeni hukuksuzluklara imza atmaya çalıştıklarının farkındayız.

Bugün burada bizim için İstanbul’u anlatmak, kentimizi, belleğimizi yok ettirmeyeceğimizi söylemek için buluştuk. Tekrar ediyoruz; İstanbul’la, halkla, doğayla inatlaşanlara karşı mücadelemize devam edeceğiz. Ya Kanal Ya İstanbul Koordinasyonu

 

Emek.org.tr

 

 

 

 

 

İlgini çekebilecek diğer içerikler