Asgari ücret adaletsizliği devam ediyor!
2014 yılı Asgari ücretlerinin belirlenmesi amacıyla hükümet, işçi ve işveren sendika temsilcileri bir araya gelmeye başladı.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının çağrısıyla her yıl yinelenen çalışmalar sonunda hükümete önerilen teklifle kararlaştırılan asgari ücret uygulaması yapılıyor.
Bakanlık, işçi sendikaları ve işveren sendikası temsilcileri masada asgari ücretin ne kadar olacağını görüşecek. Patronların ve hükümetin denetiminde olan bu kurum egemenlerin taleplerine uygun davranmasıyla tanınmaktadır.
Ortalama 7.000.000 civarındaki asgari ücret gelirli işçi için ücret belirleme olayı, işte bu kurum üzerinden gerçekleşmektedir. İşçilere ve sendikalara asgari ücret ne olmalıdır diye sorulmamakta, daha açıkcası asgari ücret konusu bir toplu iş sözleşmesi konusu edilmemektedir. Oysa asıl TİS görüşmelerine, asgari ücret belirleme konusunda ihtiyaç duyulmaktadır. Bu konu çok önemli ve işçilerin sendikaların temel talebidir. İşçi sınıfının ve sendikaların zayıflığı, bu konuda patronların baskın ve hakim güç olmasını sağlamaktadır.
Geçen yıl asgari ücreti brüt 1021.50 TL.idi. işçinin eline net geçen ücret ise, 877.50 TL olmuştu.Bu yıl da hükümet kanadından %3 kadar bir artış önerileceği ifade edilmektedir.
Asgari ücret adaletsizliği devam edecek mi? Bu soruya olumlu yanıt vermek bir hayli zordur. Çünkü AKP hükümeti ve işveren sendikaları işçinin asgari geçim standartı tespitlerinde gerçekçi davranmamakta, Açlık sınırı altında kalan ücretlerle milyonlarca işçiye, yoksulluk ve yoksunluklar içerisinde yaşamak dayatılmaktadır.
Bugün birçok kurumun gerçekleştirdiği araştırmalarda açlık sınırı 1.050 TL civarında tespit edilmektedir. Bu ücretle çok temel harcamaların dahi zorlukla karşılandığı gerçekliği söz konusudur.
Bugünkü çalışma istatistiklerinde 7.000.000 üzerinde asgari ücretle geçim sağlamaya çalışan emekçi ve bunun yaklaşık 1.500.000 kadar da taşeron işçisinin varlığından söz edilmektedir. Dolayısıyla çalışan nüfusun önemli bir kısmı açlık sınırında, aç ve yoksul biçimde yaşamaktadır.
Asgari ücret tartışmalarının yapılacağı ancak artışın çok düşük tutulacağı ve bu oranın da %3 ile sınırlı kalacağının duyulması üzerine, sendikalardan da protesto tepkileri gelmeye başladı. Devrimci Sağlık İş sendikası asgari ücretin düşük tutulması eğilimlerine karşı, 06.12.2013 günü beş şehirde eylem yaparak tepkisini ve talebini dile getirdi.
Temel yaşam maddelerine gelen zamlar ve alınan düşük ücretler nesnelliğinde, ülkemizde yaşam standartları da çok geridir. İşçi hareketinin en önemli mücadele maddesi yaşam standartlarının geliştirilmesi üzerinedir. Sağlık ve eğitim giderlerinin özellikle son yıllarda artması, su, elektrik ve doğalgaz gibi temel tüketim maddelerinin yüksek fiyatlarla seyretmesi emekçiler için yoksulluk ve yoksunluklar anlamına gelmektedir.
Hükümet ve patronlar, özellikle asgari ücretle yaşamak zorunda kalan işçilerin ve ailelerinin, büyük yoksunluklarla insanlık dışı koşullarda yaşadığını görmezden gelmeye devam etmektedirler.
Hükümet seçimler dolayısıyla; bu yoksulluk ve yoksunluklar olayından, fırsatçı davranarak yararlanmaya bakmaktadır. Emekçilerin yoksulluklarıyla oynayarak; kömür, gıda yardımı adı altında sadaka vererek onları denetim altında kalan güdümlü-seçmen olarak kullanıyor. AKP hükümeti insanların açlık ve yoksulluklarını giderme yerine, onları yoksulluk içerisinde tutarak kullanacağı malzeme olarak görmeye devam etmektedir.
Birkaç gün içinde sonuçlanacak olan Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmaları, bu toplumsal gerçekliğimizde traji-komik bir olay olarak yaşanacaktır. Çünkü ekmeye gelen zam kadar asgari ücret zamlanmamaktadır.
Emekçilerin, sendikaların, siyasi partilerin kanıksadığı asgari ücret komisyonu çalışmaları ve asgari ücret oyununu, gerçek anlamıyla işçileri sınıf hareketi mücadelesiyle ortadan kaldırılacağı gerçeği ortadadır. İşçilerin bu yönde örgütlenmeleri ve mücadele etmeleri; adaletli, eşitlikçi, özgür koşullarda insanca yaşamalarını sağlayacak tek yoldur.
O nedenle basın açıklamaları gibi pasif tepkiler değil, örneğin Toplu Sözleşme yöntemi ile greve ve sokağa dönük eylemlerle başarı sağlanabilir ancak.
Asgari ücret konusunda egemen sınıfların denetiminde olan bir kurum üzerinden değil, olayın sendikaların tümünün katılabildiği bir Toplu İş Sözleşmesi pazarlığı kapsamında değerlendirilerek; gerçek yaşam koşulları ve temel ihtiyaçları karşılayan, insanca yaşam sürmeye yarayan bir asgari ücret sistemi gerçekleşmelidir.
Bu nedenle özellikle eğitim, sağlık ve ulaşım gibi temel ihtiyaç ve harcama kalemlerinin asgari ücretle çalışan emekçilere ücretsiz sunulması bir talep olarak ileri sürülmelidir.
Asgari Ücret Tespit Komisyonu görüşmeleri bugün başlıyor. 16 milyon ücretli işçinin yüzde 44’ünün 2014 yılı boyunca alacağı asgari ücret tutarı bugün başlayan ve ay boyunca sürecek görüşmeler sonucunda belirlenecek.
İşçi, işveren ve devlet temsilcilerinin katıldığı Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplantısında sonucu baştan belli bir görüşme yapılacak. Çünkü AKP hükümeti daha Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplanmadan asgari ücret zam oranını 2014 programında açıkladı bile. Programa göre hükümet Ocak 2004 ve Temmuz 2004 dönemleri için % 3 ücret artışı önerecek. İçinde tek bir asgari ücretlinin bile yer almadığı 15 kişilik tespit komisyonunda her yıl olduğu gibi bu yıl da hükümetin yüzde 3+3’lük önerisi kabul görecek.
Bizlerin sonucu baştan belli bu görüşmelere itirazı var. İtirazımızı her yıl asgari ücret görüşmeleri boyunca gerçekleştirdiğimiz eylemlerle defalarca dile getirdik. Bakanlık kapısında polis copu ve gazlarla sesimizi bastırmak isteseler de emeği ile geçinen 8 milyon asgari ücretlinin hakkını savunmanın bilinci ve sorumluluğu ile doğru bildiklerimizi yineledik. Asgari ücretle yaşayanlar olarak itiraz noktalarımız ve taleplerimiz çok açık
Emek.org.tr
Dev Sağlık-İş bugün beş ayrı ilde örgütlü olduğu hastanelerde asgari ücret komisyonunu protesto etti. Asgari Ücret Komisyonu’nu sokakta protesto eden Dev Sağlık-İş’in basın açıklaması şöyle:
Asgari Ücret Bizleri Açlığa ve Yoksulluğa Mahkum Etmektir
Asgari ücret, işçilere normal bir çalışma günü karşılığı ödenen ve işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını günün fiyatları üzerinden asgari düzeyde karşılamaya yetecek ücret olarak tanımlanmaktadır. Oysa mevcut uygulamada asgari ücret bizleri aç bırakmakta, yoksulluğa mahkum etmektedir.
DİSK Araştırma Enstitümüzün son hesaplamalara göre açlık sınırı Kasım 2013 itibari ile 1121 TL’ye ulaştı. Yoksulluk sınırı 3 bin 544 TL seviyesinde. Evli, eşi çalışmayan bir işçinin asgari geçim indirimi ile eline geçen ise yalnızca 840 TL’dir. Durum ortadadır. Asgari ücretli bir işçi ailesi ile beraber açlık sınırının dahi altında çalıştırılmaktadır.
Asgari Ücret Tespit Komisyonu Patronların Hakimiyetindedir
Asgari Ücret Tespit Komisyonu işçi-işveren konfederasyonları ve toplantıya devlet kurumları adına katılan 5’e kişiden oluşan 15 kişilik bir üçlü yapıya sahiptir. Bu komisyon içerisinde işçi kesimi temsilcileri de dahil asgari ücretli hiç kimse bulunmamaktadır. Bu durum, komisyona itiraz noktalarımızdan birisidir.
Komisyonun üçlü yapısı ve oy çokluğu ile karar alınabilmesi çoğunlukla ortak hareket eden devlet ve işveren temsilcilerinin işbirliği karşısında işçiler adına toplantıya katılan temsilcilerin kararını etkisizleştirmektedir. Ayrıca toplantıya işçi-işveren kesimi dışında üçüncü bir taraf olarak katılan devletin kendisi de binlerce kamu emekçisini ve 650 binden fazla işçiyi ihaleler yolu ile çalıştıran bir işveren konumundadır. Komisyonda işçileri temsil eden konfederasyonun belirlenmesi anti demokratik süreçlere dayanmakta, asgari ücretli milyonları kimin temsil edeceği en çok üye sayısı kriteri ile belirlenmektedir.
Anlayacağınız Asgari Ücret Tespit Komisyonu patronlar lehine alınan kararlara meşruluk sağlamak üzere çalışmaktadır. Bu komisyonun kararları sermayenin ucuz işgücü stratejisine hizmet etmekte, patronlar bu yolda yanlarında hep hükümet/devlet temsilcilerini bulmaktadır. Asgari ücretlinin ücreti belirlenirken bile söz hakkı bulunmamaktadır.
Asgari Ücret Dolaylı Olarak Aşağı Çekilmektedir
Asgari ücretin anti demokratik ve toplumsal denetime tabi olmayan belirlenme süreci kadar, belirlenmesine dair kriterler de emekçilerin insanca koşullarda yaşaması için yetersiz kalmaktadır. Esnek ve güvencesiz çalıştırma asgari ücreti bir taban sınır olmaktan çıkarmaktadır. Ayrıca asgari ücret belirlenirken temel hizmetlerin piyasalaştırılmasının yarattığı etki yok sayılmaktadır.
Neoliberalizmin emeğin değersizleştirilmesi politikaları asgari ücret dolayımıyla da hayata geçmektedir. Stajyer, esnek çalışma, yarı zamanlı çalışma gibi yeni çalışma biçimleri ile farklı statülerdeki emekçiler, farklı yaş grupları, cinsiyet, etnik ve mezhepsel kategoriler asgari ücret kapsamının dışına çıkarılmakta, bu kesimlere dönük özel ve düşük ücretlendirme politikaları nedeniyle asgari ücret dolaylı olarak aşağı çekilmektedir.
Temel hizmetlerin piyasalaştırılması-özelleştirilmesi asgari ücretlinin eğitim, sağlık, ulaşım gibi en temel ihtiyaçlar için harcama kalemlerinin artması anlamına gelmektedir. Bu hizmetlerin kamusal niteliği ortadan kalktıkça asgari ücretlinin insanca yaşam koşulları da yok olmaktadır.
İnsanca Yaşayacak Asgari Ücret, Demokratik Bir Asgari Ücret Tespit Süreci İstiyoruz
Taleplerimiz konfederasyonumuz DİSK tarafından da dile getirildiği üzere çok açık ve nettir. Asgari ücret, işçinin ailesi ile birlikte tüm zorunlu ihtiyaçlarını karşılayacak biçimde, insan onuruna yakışan bir düzeyde tespit edilmelidir. Bunun için acilen yapılması gerekenler şunlardır:
1.Asgari Ücret Tespit Komisyonu lağvedilmeli, asgari ücretin belirlenmesi süreci ülke ölçeğinde bir toplu pazarlık süreci olarak ele alınmalıdır.
2.Görüşmeler kamuoyuna açık hale getirilmeli, anlaşmazlık durumunda işçilerin üretimden gelen güçlerini kullanabilecekleri yasal zeminler oluşturulmalıdır.
3.Asgari ücretin herkese bölge, yaş, işkolu vb. ayrımı yapılmaksızın aynı oranda belirlenmesi esas alınmalı, bölgesel asgari ücrete uygulanması yolundaki girişimlerden uzak durulmalıdır.
4.Asgari ücret gelir dağılımını düzenleyici yönde belirlenmeli ve ekonomik büyümeden pay almalıdır.
5.Asgari ücretlinin geçim haddi ile enflasyon arasındaki uyumsuzluğun yoksullaştırıcı etkisi göz önüne alınarak, enflasyon verilerinde temel harcama kalemleri dikkate alınmalı, TÜFE sepeti emek örgütlerinin katılımı ile belirlenmeli ve denetlenmelidir.
6.Asgari ücretle çalışanlar için elektirik, su, doğalgaz kullanımı asgari ihtiyaç sınırına kadar ücretsiz olmalıdır.
7.Sabah 6.00-9.00 ile akşam 18.00-21.00 saatleri arasında ulaşım parasız olmalıdır.
8.Eğitimde hiçbir ad altında para alınmamalı, eğitimin okul dışı giderleri devlet tarafından karşılanmalı, sağlık tümüyle parasız olmalıdır.
İnsanca Bir Yaşam İstiyoruz