Atık Kağıt işçileri Geri Dönüşüm İşçileri Derneği’ni kurdu. “Bir de dernek olup anlatalım dertlerimizi dedik Atık Kâğıt İşçileri olarak ve şimdi biz de varız artık!” diyen derneğin açıklaması şöyle:
KÂĞIT İŞÇİLERİNİN BİR DUYURUSU VAR!
SESLERİNİ DUYMAK İSTEYEN HERKESE…Çok uzunca zaman oldu, çıktık yola… Az biraz soru işaretleri az biraz Nasreddin Hoca misali, göle maya mı çalıyoruz, dedik. Ha bazen tehdit edildik, bazen de “birilerinin hesabına çalışan” ilan edildik. Ne geliyorsa Geri Dönüşüm İşçisi dostlardan gelsin, el birliğiyle örelim dedik kendi emek hareketimizi. Baktık ki göle çaldığımız maya değil alınlarımızın teriymiş, gölün her damlasını biriktiren. Tıpkı senelerce alın terini akıtıp ilmek ilmek ördükleri o koca binalar da hiç yaşayamayan ve sahibi olamayacakları inşaat işçileri gibiydik belki de. Her sıvası nakışıydı inşaat ustasının, imzasını atarken bilmediği duvarlara. Ama baktık yürüyoruz aynı yolda kararlıca, durmayalım dedik. Her gün geçerken sokaklarda kimsesizliğimizi de geçtik aslında. Biraz dili olsaydı da anlatsaydı sokaklar bizi. Baktık anlatanımız yok, kendimiz anlatalım ve bakalım dedik yaşamlarımıza. Biz hep baktık da insanlarımıza, sanırım bakışlarımız bazen rahatsız etti ki ötekileştik bizden kaçırılan bakışlarla. Görünmez Adamlar, Görünmez Kadınlar, Görünmez Çocuklar olduk her sokağınızın başında. Günaşırı belki çok kere geçtik önünüzden, edilen bir tebessümün sevdasına belki yine aynı gülümsemeyi alır mıyız diye tekrar geçtik aynı sokaktan aynı kapı önünden. İşte böyle geçtik yalnızlığımızı bazı bazı. Geçerken yalnızlıklarımızı çok da öldük. Bir gün Eyüp ile Ziya olduk öldük, bir gün Mehmet olduk öldük, bir gün kamyonun altında ezilerek öldük. Kimsesiz ölüyoruz, dedik. Kimsesiz ölmeyelim, kimsesizler mezarlığında bari olmasın isimlerimiz, dedik.
Kimimiz göçle, kimimiz işsizlikten, kimimiz savaşlardan kaçtı geldi; kimimiz kimsesizliğinden geldi. Hep bir geliş gibi görünse de aslında terk ediş hikâyesiydi gelişlerimiz. Yaşanılır kılmak için sıkıca tutunduk hayata, yeniden başlarken. Geldik ve belki çoklarımızın yapamadığını yapıp ellerimizi çöpe uzattık hepinizin adına. Ayağımızda biri diğerinden farklı ayakkabılarımızla sürekli yanınızdan geçtik, bazen ayakkabımız da yoktu geçerken. Ellerimizde çekçeklerimiz, ağzımızda kendi dilimizde türkülerimizle “atığı” “katık” yaptık hayatlarımıza. Çöplerimizle birlikte hayatlarımızı da geri dönüştürdük. Boynumuz hep büküktü, ama bu ezilmişliğimizden değil, kimsesizliğe terk edilişimizdendi. Çok mu ajitatif yazdık? Bizce hayır, sadece biraz kendimizi anlatalım dedik, kendi fırsatımızı seneler sonra yaratmışken. Diğer işçi kardeşlerimiz gibi olalım işçileşelim dedik. Sağda solda bir şey karıştıran çöp hırsızları değiliz diye söyledik evvelinde ama sanırım pek başarılı olamadık. Bir de dernek olup anlatalım dertlerimizi dedik Atık Kâğıt İşçileri olarak ve şimdi biz de varız artık!
GERİ DÖNÜŞÜM İŞÇİLERİ Derneğimiz resmi olarak kurulmuştur.
Kâğıt İşçileri olarak 1 Mayıs’ta Ankara alanların da Berxwedan Jiyane yazılı pankartımızla almıştık yerimizi yol arkadaşlarımızla birlikte. Çünkü yaşamak direnmekti. Ve bizler direnmeyi yaşarken öğrenmiştik, hem de hayatın henüz ilk senelerinde. Öyle bir zamanda kurulduk ki, direnenlerle birlikte yaşıyoruz şimdi. Böylesi bir süreçte kurulmanın onuru da bir başkaymış. Aslında dernek duyurumuzu birkaç hafta evvel yapacaktık. Fakat toplumsal muhalefetin ve yükselen direnişin muazzam kararlığı içerisinde biraz bekleyelim istedik. Böylesi bir sürecin içerisinde doğarak aranızda bizler de varız artık. Tüm diğer işçi emekçi kardeşlerimizle aynı havayı solumak aynı hayatı paylaşmak için. İnsanca yaşamak, insana dair umutları diriltmek için. Görünmez insanları görünür kılmak için tüm duyarlı insanlara bir merhaba ile başlayalım. Ve son olarak barakalarımızda yazan minik bir duvar yazısına atıfla: “Bırak Dağınık Kalsın!” Bırakın dağınık kalsın, çünkü biz toparlarız.
GERİ DÖNÜŞÜM İŞÇİLERİ DERNEĞİ