Sosyal Sigortalar Kurumu Mevzuatında Meslek Hastalığı Nedeniyle Sigortalılara Sağlanan Yardımlar ve İşverenlerin Sorumlulukları – Resul Kurt

GİRİŞ Meslek hastalığı, toplumda yeterince bilinmeyen ve önemsenmeyen, sigortalılarda geçici veya sürekli olarak sakatlık veya ruhi arıza bırakan rahatsızlıklardan biridir. Meslek hastalığı nedeniyle her yıl bir çok kişi ya hayatını kaybetmekte ya da çeşitli oranlarda iş göremez hale gelmektedir.  SSK istatistiklerine göre, 1996 yılında 1.115 adet, 1997 yılında 1.055. adet, 1998 yılında 1.400 adet ve […]

GİRİŞ

Meslek hastalığı, toplumda yeterince bilinmeyen ve önemsenmeyen, sigortalılarda geçici veya sürekli olarak sakatlık veya ruhi arıza bırakan rahatsızlıklardan biridir. Meslek hastalığı nedeniyle her yıl bir çok kişi ya hayatını kaybetmekte ya da çeşitli oranlarda iş göremez hale gelmektedir.  SSK istatistiklerine göre, 1996 yılında 1.115 adet, 1997 yılında 1.055. adet, 1998 yılında 1.400 adet ve 1999 yılında ise 1.025. adet meslek hastalığı olayı meydana gelmiştir. Meslek hastalığına yakalanan bu sigortalılardan 1996’da 196 kişi, 1997’de 191 kişi, 1998’de 158 kişi ve 1999’da da 168 kişi meslek hastalığı sonucunda hayatını kaybetmiştir.

Bu yazıda meslek hastalığı kavramı, meslek hastalığının nedenleri ve sonuçları ile işverenlerin sorumlukları açıklanmaya çalışılmıştır.

I. MESLEK HASTALIĞI KAVRAMI VE UNSURLARI

A. MESLEK HASTALIĞI KAVRAMI

Meslek hastalığı, çalışma hayatında işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerinin alınmaması nedeniyle ortaya çıkan ve sigortalının maruz kaldığı geçici ve sürekli hastalık, sakatlık veya ruhi arıza halleri olarak tanımlanabilir. Mesleki bir faaliyetin yürütümü ya da bazı işlerde sürekli çalışma, kişide bu faaliyetlerle doğrudan bağlantılı hastalıklara yol açabilir.

 

506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 11/B maddesinde; “Meslek hastalığı, sigortalının çalıştırıldığı için niteliğine göre tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, sakatlık veya ruhi arıza halleridir.

 

Bu kanuna göre tespit edilmiş olan hastalıklar listesi dışında herhangi bir hastalığın meslek hastalığı sayılıp sa­yılmaması üzerine çıkabilecek uyuşmazlıklar, Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu’nca karara bağlanır.” denilerek meslek hastalığının tanımı yapılmıştır.

 

Buna göre, meslek hastalığından söz edebilmek için, meslek hastalığına yakalandığını iddia eden kimsenin öncelikle 506 sayılı Kanuna göre sigortalı sayılması gerekir. Ayrıca, meslek hastalığına yakalanan sigortalının bu hastalık sonucu geçici veya sürekli olarak bedensel veya ruhsal bir zarara uğraması gerekmektedir.

 

Yine bir hastalığın meslek hastalığı sayılması için söz konusu hastalık ile sigortalının yaptığı iş arasında uygun illiyet bağının bulunması zorunludur.

 

Meslek hastalığından söz edebilmek için uğranılan hastalık veya sakatlığın (ve hatta ölümün), sigortalının çalıştırıldığı işin niteliğine göre tekrarlanan bir nedenle ya da işin yürütüm koşulları yüzünden ortaya çıkması gerekir. Dikkat edilirse, meslek hastalığı için Kanunun öngördüğü nedenlerin her ikisi de sigortalının gördüğü iş ve çalıştığı işyeriyle ilgilidir.[1] Yani, meslek hastalığı, sigortalının işyerinde gördüğü işten veya işyerinden kaynaklanmaktadır.

Meslek hastalığı, iş kazasından farklı olarak bütünüyle mesleksel niteliklidir. Yani iş kazasının çalışılan işle ilgisi bulunması şart olmadığı halde, meslek hastalığının yapılan işin sonucu olarak ortaya çıkması zorunludur. Diğer bir anlatımla meslek hastalığı, belirli bir mesleğin (işin) ifası sonucu o mesleğin (işin) nitelik ve yürütüm şartlarının doğurduğu bir sakatlık veya hastalıktır. Meslek hastalığı, sigortalının çalıştığı işyerinin şartları ve durumuyla da ilgili olabilir.[2] Meslek hastalığı, zaman içinde yavaş yavaş ortaya çıkan bir rahatsızlıktır.

Hangi tür rahatsızlıkların meslek hastalığı sayıldığı ve hangi sürede ortaya çıkması gerektiği “Sosyal Sigorta sağlık İşlemleri Tüzüğü”nde ve bu tüzüğe ekli Meslek Hastalıkları Listesinde belirtilmektedir. Söz konusu tüzükte, 64. maddede meslek hastalıkları 5 grupta toplanmıştır. Bunlar;

 

  • §Kimyasal maddelerle olan meslek hastalıkları,
  • §Mesleki cilt hastalıkları,
  • §Pnömokonyozlar ve diğer mesleki solunum sistemi hastalıkları,
  • §Mesleki bulaşıcı hastalıklar ve,
  • §Fizik etkenlerle olan meslek hastalıklarıdır. 

B- MESLEK HASTALIĞININ UNSURLAR 

1- Sigortalı Olma 

Meslek hastalığına uğrayan kişinin 506 sayılı Kanun kapsamında sigortalı sayılması gerekir. Meslek hastalığına tutulan kişinin, 506 sayılı Kanun kapsamında sigortalı sayılmaması halinde gerekli yardımlar yapılmamaktadır. 

2- Hastalık Veya Sakatlığın Yapılan İşin Sonucunda Ortaya Çıkması

Meslek hastalığı, yapılan işin sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. 506 sayılı Kanunda sigortalının yaptığı iş ve çalıştığı işyerinden kaynaklanan rahatsızlıklar haricindeki hastalıklar, meslek hastalığı tanımına girmemektedir.

İş kazası derhal veya kısa bir zaman içinde meydana gelen zarar verici bir olay iken, meslek hastalığı uzun sürede meydana gelmektedir. Meslek hastalığı, aniden ortaya çıkmamaktadır. Sosyal Sigortalar Kanunu, işin yürütüm şartları sonucu oluşan meslek hastalığı yönünden tekrarlanmayı öngörmemiştir. İşin yürütüm şartlarından maksat ise, işyerinde işçilerin sağlığının güvence altına alınmasına yönelik gerekli önlemlerin alınmamasının ifadesi şeklinde belirtilebilir. Meslek hastalığında da, iş kazasında olduğu gibi zararı doğuran neden tümüyle dış etkenlerden kaynaklanır. Bünyeye yavaş yavaş tesir eder. Zaman içinde tekrarlana tekrarlanan hastalık, sakatlık veya ruhi bir arıza ve hatta ölüme neden olur.[3] 

3- Sigortalının Bedence Veya Ruhça Bir Zarara Uğraması 

Meslek hastalığına yakalanan sigortalının bu hastalık sonucu geçici veya sürekli olarak bedensel veya ruhsal bir zarara uğraması, kendisine yapılacak sigorta yardımlarının ön koşuludur.

4- Hastalığın Tüzüğe Ekli Listede Yer Alması ve Belirtilen Süre İçinde Meydana Çıkması

Meslek hastalığı, aniden ortaya çıkmayıp uzun zaman süresince meydana geldiğine göre, bir kişinin işten ayrıldıktan sonra da meslek hastalığına yakalanma ihtimali bulunmaktadır. Bu durumda, meydana gelen hastalığın meslek hastalığı sayılıp sayılmayacağı veya meslek hastalıklarının işten ayrıldıktan en geç ne kadar süre sonra ortaya çıktığı takdirde çalışılan işten dolayı meydana geldiğinin kabul edileceği, 506 sayılı Kanunun 135. maddesi (A) fıkrası, (f) bendine göre hazırlanan Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü ve eki meslek hastalıkları listesinde ayrıntılı olarak belirtilmiştir.

Hastalığın, meslek hastalığı sayılabilmesi için ayrıca, Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğündeki meslek hastalıkları listesinde yer alması ve listede belirtilen süre içinde ortaya çıkmış olması halinde gerekmektedir. Yine, hastalığın sigortalı işte çalışmaya başladıktan itibaren belirli bir zaman geçmesinden sonra ortaya çıkması gereklidir. Örneğin Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğünün 66. maddesine göre “Pnömokonyoz” hastalığının meslek hastalığı sayılabilmesi için, sigortalının havasında Pnömokonyoz yapacak yoğunluk ve nitelikte toz bulunan yeraltı ve yerüstü işyerlerinde toplam olarak en az 3 yıl çalışmış olması şarttır. Ancak belirli şartlar varsa 3 yıllık süreden indirilebilmektedir.

Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü ve eki meslek hastalıkları listesinde ismi bulunmayan bir hastalığın meslek hastalığı sayılıp sayılmaması üzerine çıkabilecek uyuşmazlıklar, 506 sayılı Kanunun 129. maddesine göre oluşturulan Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunca karara bağlanmaktadır. Yüksek Sağlık Kurulu kararlarına karşı sigortalı mahkemeye başvurabilmektedir.

Meslek hastalığının, işçinin işten ayrıldıktan sonra ortaya çıkması durumunda, 506 sayılı Kanunun 18. maddesi 2. fıkrasına göre, sigortalının eski işinden fiilen ayrılmasıyla hastalığın meydana çıkması arasında geçen sürenin, söz konusu tüzükte o hastalık için belirtilen süreden daha uzun olmaması gerekir. Bu husus, meslek hastalığı ile görülen iş arasında bulunması gereken neden-sonuç ilişkisinin doğal sonucudur. Bu süreye yükümlülük süresi denir. Tüzükte çeşitli meslek hastalıkları için belirtilmiş yükümlülük süreleri 3 günle 15 yıl arasında değişmektedir. Bu kural asıl olmakla birlikte, herhangi bir hastalığın meslek hastalığı olduğu klinik ve laboratuar bulgularıyla kesinleştiği ve meslek hastalığına yol açan etkenin işyeri incelemesi ile kanıtlandığı takdirde yükümlülük süresi aşılmış olsa bile hastalık Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunun onayı ile tüzüğün 63/2. maddesine göre meslek hastalığı sayılabilir.[4] 

5- Hastalığın Hekim Raporu İle Tespit Edilmesi

Meslek hastalığına yakalanan sigortalının Kurum yardımlarından yararlanabilmesi için, 506 sayılı Kanunun 18. maddesi 1. fıkrasına göre, çalıştığı işte meslek hastalığına tutulduğunun hekim raporu ile tespiti gerekmektedir 

C- MESLEK HASTALIĞINI BİLDİRME

1- Meslek Hastalığının İşveren Tarafından Bildirilmesi Yükümlülüğü

İşverenin, çalıştırdığı bir sigortalının meslek hastalığına tutulduğunu öğrenmesi  veya durumun kendisine bildirilmesi halinde bunu, vizite kağıdı ile ve öğrendiği günden başlayarak iki gün içinde SSK’na bildirmesi gerekmektedir. İşveren sadece halen işyerinde çalıştırdığı işçilerin meslek hastalığına yakalandığını bildirmekle  yükümlüdür.

Meslek hastalığını bildirmeyen veya haber verme kağıdında belirtilen bilgiyi “kasten eksik” veya “kasten yanlış” bildiren işveren hakkında 506 sayılı Kanunun 27. maddesinin ikinci fıkrası hükmü uygulanmaktadır. Bildirimin zamanında yapılmaması nedeniyle, sigortalının tedavi süresinin uzaması veya malül kalması yüzünden doğan SSK’nın zararlarından işveren sorumlu tutulmakta ve bu sebeple yapılan harcamalar işverenden tahsil edilmektedir 

2- İşten Ayrılan Sigortalıların Meslek Hastalığını Bildirmeleri

Sigortalı olarak çalıştığı ve meslek hastalığına sebep olacak işten veya işyerinden ayrıldıktan sonra meslek hastalığı ortaya çıkan sigortalılar, sigorta yardımlarından faydalanmak için alacakları hekim raporu ve gerekli belgelerle doğrudan SSK’na müracaat edeceklerdir. Sigortalının, sigorta yardımlarından yararlanabilmesi için, eski işinden fiilen ayrıldığı tarih ile meslek hastalığının hekim raporu ile tespit edildiği tarih arasında, Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü ve eki meslek hastalıkları listesinde belirtilen süreden daha fazla bir zamanın geçmemiş olması gerekmektedir.

 

II- MESLEK HASTALIKLARINDA SİGORTALILARA SAĞLANAN YARDIMLAR

 

Meslek hastalığına yakalanan sigortalılara sağlanacak yardımların neler olduğu 506 sayılı Kanunun 12. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre;

  • §Sağlık yardımı yapılması,
  • §Geçici iş göremezlik süresince günlük ödenek verilmesi,
  • §Sürekli iş göremezlik hallerinde gelir verilmesi,
  • §Protez, araç ve gereçlerin sağlanması, takılması, onarılması ve yenilenmesi,
  • §Sağlık yardımı yapılması ve Protez, araç ve gereçlerin sağlanması, takılması, onarılması ve yenilenmesi için sigortalının başka yere gönderilmesi,
  • §Meslek hastalığı dolayısıyla bedeni veya ruhi bir arızaya uğrayanlardan, yurt içinde tedavisi kabil olmayıp, ancak yabancı bir ülkede kısmen veya tamamen tedavisi mümkün görülen ve mesleğinde uğradığı iş göremezlik derecesinin azalabileceği Kurum sağlık tesisleri sağlık kurulu raporu ile tespit edilen sigortalının ve bu raporda belirtilmişse, beraber gidecek kimselerin yabancı ülkelere gidip gelme yol paraları ile o yerdeki kalış ve tedavi masraflarının ödenmesi (Sağlık Kurulunca verilen rapora Kurum ve sigortalı itiraz ederse, bu husus Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunca karara bağlanır),
  • §Cenaze masrafı karşılığı verilmesi,
  • §Sigortalının ölümünde hak sahiplerine gelir bağlanması 

Sigorta yardımları yapılmaktadır.

 

A-    SAĞLIK YARDIMI YAPILMASI

Meslek hastalığına uğrayan sigortalının sağlığını koruma, çalışma gücünü yeniden kazandırma ve kendi ihtiyaçlarını görme yeteneğini artırma amacıyla gerekli sağlık yardımları yapılır. Meslek hastalığı halinde sigortalıya yapılacak sağlık yardımları, sigortalının hekime muayene ettirilmesi,  hekimin göstereceği lüzum üzerine teşhis için gereken klinik ve laboratuar muayenelerinin sağlanması, gerekirse sağlık müessesesine yatırılması ve her türlü tedavinin yapılması,tedavi süresince ilaç ve iyileştirme araçlarının sağlanması şeklinde olmaktadır.

 

B-    GEÇİCİ İŞ GÖREMEZLİK SÜRESİNCE GÜNLÜK ÖDENEK VERİLMESİ

 

Meslek hastalığına yakalanan ve bu nedenle çalışma gücünü kaybeden sigortalı, çalışamadığı sürece, çalışması halinde elde edebileceği gelirden de yoksun kalır. Sigortalının bu kaybını telafi etmek amacıyla sigortalıya iyileşinceye kadar geçecek istirahatli bulunduğu süre için geçici iş göremezlik ödeneği verilmektedir. 506 sayılı Kanunun 16. maddesinde meslek hastalığı dolayısıyla geçici iş göremezliğe uğrayan sigortalıya her gün için geçici iş göremezlik ödeneği verileceği hükme bağlanmıştır.

 

Geçici iş göremezlik ödenekleri haftalık olarak ve iş­ledikten sonra Kurumca verilmektedir. (SSK m.89/3.) Ancak, Kurumdan doğrudan doğruya alınmasında güçlük bulunursa, bu ödenek, Sosyal Sigortalar Kurumunun talimatı uyarınca, işveren tarafından Kurum hesabına sigortalıya verilmektedir. Sosyal Sigortalar Kurumu, 506 sayılı kanuna uygun olarak verilen ödenekleri belgelerine dayanarak işverene öder. (SSK m.89/4.) Sigortalı aynı anda birden fazla sigorta kolundan iş göremezlik alma durumunda ise bu ödeneklerden yalnızca biri ve en yüksek olanı verilmektedir. (SSK m.91)

 

C-    SÜREKLİ İŞ GÖREMEZLİK HALLERİNDE GELİR VERİLMESİ

 

Meslek hastalığına yakalanan ve bu nedenle çalışma gücünü kaybeden sigortalının çalışma gücünü belli bir oranda ve sürekli olarak kaybetmesi halinde sigortalıya ömür boyunca verilecek olan sürekli iş göremezlik geliri bağlanmaktadır. Gelirin bağlanması için SSK’na belirli bir süre ve miktar prim ödenmesi gerekli değildir.

Geçici iş göremezlik hali sonunda Kuruma ait veya Kurumun sevk edeceği sağlık tesisleri sağlık kurulları tarafından verilecek raporlarda belirtilen arızaları­na göre, meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az % 10 azalmış bulunduğu Ku­rumca tespit edilen sigortalı sürekli iş göremezlik gelirine hak kazanır. (SSK m.19/1.) Meslekte kazanma gücünü ne oranda kaybedildiği Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğünün 5. maddesinde, meslek hastalığı sonucu meydana gelen arızaların, sigortalının mesleğinde kazanma gücünü ne oranda azaltacağı, Tüzüğe ekli A,B,C, D ve E cetvellerine göre tespit edileceği belirtilmiştir

Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğünün 6, 7, 8 ve 9. maddelerinde bu cetveller vasıtasıyla arızalara göre meslekte kazanma gücünün ne şekilde tespit edileceği açıklanmıştır.

Sigortalının meslekte kazanma gücü % 10 – % 99 arasında eksilmiş ise iş göremezlik kısmi, % 100 ise tamdır. Sürekli kısmi iş göremezlikte sigortalıya bağlanacak gelir, tam iş göremezlik geliri gibi hesaplanarak bunun iş göremezlik derecesi oranındaki tutarı kendisine verilir. Örneğin %20 oranında iş göremez olduğu tespit edilen sigortalıya, tam iş göremezlikte alacağı gelirinin %20’si sürekli iş göremezlik geliri olarak kendisine verilir. Sürekli iş göremezlik halinden söz edebilmek için sigortalının meslekte kazanma gücünü en az % 10 oranında yitirmiş bulunması gerekir. Meslekte kazanma gücünün % 10’dan daha düşük bir oranda kaybedilmesi durumunda sigortalının sürekli iş göremezlik halinden bahsedilmez ve Kurumdan sürekli iş göremezlik geliri bağlanmasına hak kazanılmaz. SSK’na ait veya Kurumun sevk edeceği sağlık tesisleri sağlık kurulları tarafından verilecek raporlara göre Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü ve ekli cetvellere istinaden belirlenecek meslekte kazanma gücü kayıp oranına karşı sigortalı 506 sayılı Kanunun 109. maddesine göre Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık kuruluna itiraz edebilir. Sigortalı ayrıca Yüksek Sağlık Kurulu kararına karşı da iş mahkemesine dava açabilir.

 

Sürekli iş göremezlik geliri, iş göremezliğin tam veya kısmi olmasına göre değişiklik arz etmektedir. Sürekli iş göremezlik geliri sigortalının mesleğinde kazanma gücünün tamamını veya bir kısmını yitirmiş bulunmasına göre hesaplanmaktadır.            Sürekli ve tam iş göremezlikte sigortalıya yıllık kazancının % 70 ine eşit yıllık bir gelir bağlanır. (SSK m.20/2) Ancak sürekli kısmi iş göremezlikte, sigortalıya bağlanacak gelir, tam iş göremezlik geliri gibi hesaplanarak bunun iş göremezlik derecesi oranındaki tutarı kendisine verilir. (SSK m.20/3) Sürekli kısmi veya sürekli tam iş göremez durumun­daki sigortalı, başka birinin sürekli bakımına muhtaç ise bu gelir % 50 artırılmaktadır.

Gelirin sermayeye çevrilerek ödenebilmesi için:

  • §Meslekte kazanma gücünün % 10 – % 25 arasında kaybedilmiş olması,
  • §İş kazası sonucu meslekte kazanma gücünün belirli bir oranda yitirilmesi,
  • §Üç yıl içinde iş göremezlik derecesinde bir değişikliğin Kurumca mümkün görülmemesi,
  • §Sigortalının talepte bulunması,
  • §Şartlarının birlikte bulunmasına bağlıdır.
  • §Meslek hastalığından dolayı bağlanacak gelir, şartlar oluşsa dahi sermayeye çevrilemez. Gelirin sermayeye çevrilerek tarifeye uygun olarak hesaplanmasında 506 sayılı Kanunun Ek 24. maddesi (d) fıkrasına göre sosyal yardım zammı dikkate alınmamaktadır.           

Bir sigortalının hem iş kazasından dolayı sürekli iş göremezlik geliri alması ve hem de ileriki tarihlerde malullük,yaşlılık ve ölüm sigortaları kolundan yaşlılık aylığı alması yani gelir ve aylıkların birleşmesi olanaklı bulunmaktadır. Bu durumda sigortalı veya hak sahibi bu gelir veya aylıktan fazla olanın tamamını, ötekinin ise yarısı alacaktır. Bu gelir ve aylıkların tutarlarının eşit olması halinde ise iş kazaları ve meslek hastalıkları sigorta kolundan bağlanan gelirin tümü, malullük,yaşlılık ve ölüm sigortaları kolundan bağlanan yaşlılık aylığının da yarısı verilecektir (SSK.m.92).

 

Sigortalının yeniden bir iş kazasına uğraması veya yeni bir meslek hastalığına tutulması halinde meydana gelen arızaların bütünü göz önüne alınarak kendisine sürekli iş göremezliğini doğuran ilk iş kazası veya meslek hastalığı sırasındaki kazancı üzerinden gelir bağlanmaktadır. Ancak, sigortalının uğradığı son iş kazası veya meslek hastalığı sırasındaki günlük kazancı önceki kazancından yüksek ise sürekli iş göremezlik geliri bu kazanç üzerinden hesaplanmaktadır. (SSK.m 21)

 

D. CENAZE MASRAFI KARŞILIĞI VERİLMESİ,

 

Sigortalının ölümü, öncelikle cenazesinin kaldırılması dolayısıyla geride kalanlar için ilave bir masraf gerektirir. Cenaze giderleri, bir defaya mahsus olmakla beraber karşılanması gereken bir ihtiyaçtır.[5] 506 sayılı Kanunun 103. maddesi hükmüne göre, iş kazası veya meslek hastalığı sonucu ölen sigortalı ile sigortalı olarak çalışmakta veya malûllük yahut yaşlılık aylığı almakta iken veyahut sigortalı olarak çalıştığı işten ayrıldığı tarihten bir yıl geçmeden ölen si­gortalının ailesine, Bakanlar Kurulunca tespit edilecek ta­rife üzerinden cenaze masrafı karşılığı ödenmektedir.

11.07.1997 tarih ve 96/8353 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına[6] göre meslek hastalığı sonucu ölen sigortalı ile sigortalı olarak çalışmakta veya malüllük, yaşlılık aylığı almakta iken ya da sigortalı olarak çalıştığı işten ayrıldığı tarihten bir yıl geçmeden ölen sigortalının ailesine; 5000 gösterge rakamının, sigortalının öldüğü tarihte yürürlükte bulunan Devlet memurlarının maaş katsayısı ile çarpımı sonucunda bulunacak miktar üzerinden cenaze masrafı karşılığı ödenmektedir. 

E. SİGORTALININ ÖLÜMÜNDE HAK SAHİPLERİNE GELİR BAĞLANMASI

 

Meslek hastalığı sonucu ölen sigortalının hak sahiplerine belirli şartların bulunması halinde aylık bağlanmaktadır. 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunun 23. maddesi gereğince, meslek hastalığı sonucu Ölen sigortalının 88 inci madde gereğince tespit edilecek yıllık kazancının % 70’inin;

 

  • §Dul eşine % 50’si, gelir alan çocuğu bulunmayan dul eşine % 75’i,
  • §Çocuklardan:

a-      18 yaşını, orta öğrenim yapması halinde 20 yaşını, yüksek öğrenim yapması halinde 25 yaşını doldurma­mış olan veya çalışamayacak durumda malül bulunan ve Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan erkek çocuklarla yaş­ları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan ve Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi bir işte çalışmayan, buralardan gelir veya aylık almayan kız çocukların her birine %25’i,

b-     (a) fıkrasında belirtilen ve sigortalının ölümü ile anasız ve babasız kalan veya sonradan bu duruma düşenlerle ana ve babaları arasında evlilik bağlantısı bulunmayan yahut sigortalı babanın ölümü tarihinde evlilik bağlantısı bulunmakla beraber anaları sonradan evlenenlerin her birine % 50’si,

 

            Oranında yıllık gelir bağlanmaktadır.        

III. İŞVERENLERİN SORUMLULUĞU

Sigortalının uğradığı meslek hastalığının, işverenin kastı veya işçilerin sağlığını koruma ve iş güvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı hareketi ya da suç sayılır bir eylemi sonucunda meydana gelmesi durumunda, SSK tarafından, sigortalıya veya haksahibi kimselere yaptığı veya ileride yapması gerekli bulunan her türlü giderlerin tutarları ile gelir bağlanırsa bu gelirlerin 506 sayılı Kanunun 22. maddesinde belirtilen tarifeye göre hesaplanacak sermaye değerleri toplamının, sigortalı veya haksahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarlarla sınırlı olmak üzere işverenden istenmesi gerektiği, öngörülmüştür. SSK’nın sigortalı veya hak sahiplerine yaptığı sigorta yardımları dolayısıyla işverene başvurma hakkı, 17.01.1972 günlü, 2/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da ifade edildiği üzere Kanuni halefiyet[7] esasına dayanmaktadır. SSK’nın ödettirme hakkının üst sınırı, sigortalının veya hak sahibi kimselerin sorumlulardan (zarar verenlerden) isteyebileceği miktarla sınırlıdır. Sigortalının, iş kazasına uğramasına veya meslek hastalığına tutulmasına sebep olanı (zarar vereni – işveren veya 3. kişiyi) ibra etmesi, yasal halefiyet nedeniyle, sigorta yardımlarını yapma görevini yerine getiren Kurumun zarar veren aleyhine rücu davası açmasına engel değildir. Yargıtay 10 ncu HD’nin 08.09.1992 tarihli, E. 1991/3919, K. 199/8089 sayılı kararıda aynı yöndedir.[8] 

SONUÇ

Meslek hastalığı, sigortalının çalıştırıldığı için niteliğine göre tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden meydana gelmektedir. Ancak, toplumda meslek hastalığı ile ilgili bilinçli olunmaması nedeniyle her yıl çok sayıda kişi meslek hastalığı nedeniyle ya sakat-malul kalmakta veya hayatını kaybetmektedir.

Bu nedenle, gerek meslek hastalığı ile olarak işçi ve işverenlerin bilinçlendirilmesi ve gerekse de işyerlerinde  meslek hastalıklarının önlenmesine yönelik koruyucu tedbirlerin alınması meslek hastalıklarının meydana gelmesini önleyecektir.



[1] Mustafa Çenberci, Sosyal Sigortalar Kanunu Şerhi, Ankara, 1985,S.124.

[2] A.Can Tuncay, Sosyal Güvenlik Hukuku Dersleri, Beta Yay. 9. baskı, İstanbul, 2000, S.227.

[3] SSK Başkanlığı, Sigorta Teftiş Kurulu Başkanlığı Sigorta Müfettişleri Eğitim Notu ve Çalışma Talimatı, Ankara, 2000, s.171-175.

[4] SSK Başkanlığı, a.g.e., s.171-175.

[5] Yusuf Alper,a.g.e.S.193.

[6] Bu madde hükmüne istinaden 01/08/1996 tarih ve 22714 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 11/07/1997 tarih ve 96/8353 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı

[7] Kanuni halefiyet, başkasına ait bir borcu ödeyen kimsenin, bir Kanun hükmüne dayanarak alacaklının yerine geçmesidir. Borcu ödeyen kişi, ödediği borç tutarında alacaklının yerine geçmektedir. Burada başkası işvereni, alacaklı ise sigortalı veya hak sahiplerini ifade etmektedir. Rücu hakkı ise, Kurumun sigortalıya veyahut hak sahiplerine yaptığı sigorta yardımları sebebiyle işverene başvurmasıdır. Halefiyet ilkesi, işverenin SSK karşısındaki sınırlarınıda tayin etmektedir.

[8] SSK Başkanlığı, a.g.e., s.171-175.

 

Resul KURT

Sigorta Müfettişi

 

İlgini çekebilecek diğer içerikler