Lübnan: Taşeron Enerji İşçisi İşgalde

Lübnan’da günlük sözleşmelerle çalıştırılan 1000 taşeron elektrik işçisi şirket merkezini işgal etti. İşçiler ödenmeyen maaşları için 90 gündür grevde olmalarına karşın olumlu bir yanıt alamamıştı. Lübnan’ın kamu elektrik şirketi Lübnan Elektrik’in (Electricité du Liban) genel merkezi 30 Temmuz’da güne Lübnan’ın dört bir yanından gelen 1000 taşeron işçinin işgaliyle başladı. Şirket binasının içi işçiler tarafından işgal […]

Lübnan’da günlük sözleşmelerle çalıştırılan 1000 taşeron elektrik işçisi şirket merkezini işgal etti. İşçiler ödenmeyen maaşları için 90 gündür grevde olmalarına karşın olumlu bir yanıt alamamıştı.

Lübnan’ın kamu elektrik şirketi Lübnan Elektrik’in (Electricité du Liban) genel merkezi 30 Temmuz’da güne Lübnan’ın dört bir yanından gelen 1000 taşeron işçinin işgaliyle başladı.

Şirket binasının içi işçiler tarafından işgal edilirken, kapıda ise binaya girememekten şikayet eden yönetim kademesi personeli vardı.

Taşeron İşçiler ve Tahsilatçılar Takip Komitesi’nin kararı ile eyleme geçen taşeron işçiler, şirket binasının bütün kapılarını demir zincirlerle bağladı ve dört girişin önünü de lastik yakarak kapadı.

Çatışmanın şiddetlenmesine yol açan gelişme, tahsilat işinin şirket dışına çıkarılmasıyla gerçekleşti. Çünkü, böylece grevdeki işçilerin patronlarla pazarlıkta ellerinde tuttuğu önemli bir koz ortadan kaldırılıyor. Beş aydır geciktirilen maaşları için grevde olan işçiler tahsilat hizmetini bir koz olarak kullanabiliyordu.

Bunun üzerine işçiler “Madem siz bizim maaşlarımızı çekmeceye attınız, biz de sizin şirketinizi kapatıyoruz” diyerek işgal eylemini başlattı.

Maaşlarının ödenmesini ve hileli günlük sözleşmelerin yerine kalıcı sözleşme yapılmasını isteyen işçiler talepleri karşılanmadan eylemi bitirmeyeceklerini belirtiyor.

Eylem nedeniyle bugüne kadar enerji işçilerinin mücadelesine mesafeli duran Lübnan sendikal bürokrasisi de harekete geçmek zorunda kaldı. Ancak işçiler bugüne kadar kendilerini yalnız bırakan konfederasyonlara tepkili.

Öte yandan işgal nedeniyle Lübnan elektrik şebekesinin kontrolünü acil durum merkezlerinden yürüten EDL kesintilerin gündeme gelebileceğini, bunun sorumluluğunun da işçilere ait olduğunu söylüyor. Ancak işçiler bir sorumlu varsa onun da, taleplerini kabul etmeyen şirket olduğunu belirtiyor.

Kaynak: Sendika.Org


Lübnan’da Elektrik İşçileri Güvencesizleştirmeye Karşı Grevde

Lübnan’da 2300 elektrik işçisinin sürdürdüğü grev, 80’inci gününe girdi. İşçilerin, ülkedeki elektrik dağıtımını yöneten devlet dairesi olan EdL’den talepleri, sürekli sözleşme ve iş güvencesi.

Elektrik işçileri şu an geçici ya da günlük sözleşmelerle çalışıyorlar, herhangi bir sosyal güvenceleri, emeklilik maaşları yok. Grev yapmaları ve sendika kurmaları ise yasaklanmış durumda. Üstelik, bu sadece onlara has bir durum değil, Lübnan’da devlet için çalışan binlerce işçi de aynı durumda bulunuyor. Bütün bu zorlukların içinde mücadele eden elektrik işçilerinin grevi, tamamen bir taban örgütlenmesi tarafından örgütlendi. İşçilerin seçtiği ve günün sonunda bütün işçilerin yaptığı bir toplantıya hesap veren komiteler, EdL’nin genel merkezinin işgal edilmesini örgütlediler.

Devletinse bu greve yanıtı çok sert oldu. Enerji Bakanı Gebran Bassil, grevcilerin seçtiği delegelerin elini sıkmayı bile reddetti. Bakan, Hizbullah’la işbirliği yapan hıristiyan bir parti olan Özgür Yurtsever Hareket’in (FPM) mensubu. Hem diğer partiler üzerinde greve karşı çıkmaları için baskı kurmaya çalıştı hem de pazartesi günü FPM’li haydutları grevci işçilerin EdL işgalini kırmaları için harekete geçirdi.

Bassil’in greve karşı olan argümanları, özünde mezhepçiliğe dayanıyor. Günlük yevmiyeli işçilerle sabit sözleşme yapılmasının, kamu çalışanları arasındaki hıristiyan-müslüman dengesini bozacağını iddia ediyor. Büyük çoğunluğunu müslüman işçilerin oluşturduğu güvencesiz işçilerin cevabı oldukça açık sözlüydü. Sabit sözleşmelerin, politikacılar tarafından manipüle edilecek bir konu değil, bir hak olduğunda ısrar eden işçilerden üçü, FPM’li haydutların taşlı ve bıçaklı saldırısı sırasında yaralandı.

Yaralanan üç işçinin adları, –Ömer, Ali ve Edgar, bir sünni, bir şii ve bir hıristiyan- mezhepsel ayrımın ötesindeki işçi dayanışmasını gösteriyor. Grevciler, saldırının ardından yayınladıkları açıklamada “Biz ne hıristiyanız ne de müslüman, biz hakları olan ve bu hakları almadan geri adım atmayacak işçileriz” dediler.

Çarşamba günü işçilere yönelik başka bir saldırı girişimi, sosyalistlerin ve aktivistlerin işçilere destek amacıyla gelip saldırganlar gidene kadar beklemeleri sayesinde engellendi. Lübnan’daki siyasi liderler, elektrik işçilerinin grevinin kamu sektöründe bir grev dalgasını tetiklemesinden korkuyorlar. Kamu emekçileri şimdiden bir günlük bir genel greve gittiler. Peş peşe gelen hükümetler, Dünya Ticaret Örgütü ve Dünya Bankası rehberliğinde güvencesizleştirme politikalarını teşvik ettiler. İşçi sınıfına yapılan bu saldırılar, geçtiğimiz on yıllar boyunca yapılan özelleştirmelerle birlikte uygulandı.

Egemen sınıf aynı zamanda, bu asi ruh hâlinin özel sektöre yayılmasından da çekiniyor. Özel sektörde günlük sözleşmeleri teşvik eden hükümet, bütün bir işçi kuşağını radikalleştiren elektrik işçilerinin direnişinden korkuyor. Onların dayanışması, mezhepçi ayrımların üstesinden gelme konusunda işçi sınıfının taşıdığı merkezi önemi gösteriyor.

Kaynak: arap-bahari.blogspot.com

İlgini çekebilecek diğer içerikler