25 Haziran günü KESK ve KESK’e bağlı sendikalara operasyon düzenlenmiş, 71 KESK’li gözaltına alınmıştı. Bugüne kadar savcılığa çıkarılan KESK’lilerden 28’si tutuklandı 22’i serbest bırakıldı. Operasyonda tutuklanan Eğitim-Sen Genel Sekreteri Mehmet Bozgeyik ve Eğitim-Sen Merkez Kadın Sekreteri Sakine Esen Yılmaz mektup yazdı.
Yazdığı mektupta yaşanılan süreci anlatan Mehmet Bozgeyik ‘AKP iktidarı bu son yaşanan tutuklamalarla Sincan Cezaevi Kampüsünü ikinci bir KESK adresine dönüştürmüştür’ diye yazdı. Saldırıların KESK’in mücadele geleneğini ve birikimine yönelik bir saldırı olduğu ve hedefinin KESK’i marjinalleştirip emekçilerden kopararak itibarsızlaştırmak olduğunu yazan Mehmet Bozgeyik ‘Ancak önceki operasyonlarda olduğu gibi bununda başarı şansı olmayacaktır. Çünkü bu gelenek 12 Eylül Faşizmine karşı direnmiş, bu direnişlerde onlarca arkadaşımızın yaşamını yitirmesine, binlercesinin sürgün olmasına, yüzlercesinin adli ve idari soruşturmalara tabi tutulmasına rağmen mücadelesinden geri adım atmamıştır.’ diyerek KESK’in tüm baskılara rağmen tarihsel duruşunu özetledi.
Tutuklamalara bir yanıt niteliğinde ‘Dört gün boyunca gece gündüz demeden gerek Ankara’da Mahkeme önünde, gerekse Türkiye’nin tüm il ve ilçelerinde alanlara çıkarak bizlerle yürüme kararlılığını göstermişlerdir.’ diyeyerek emekçilerin birlik ve dayanışma içerisinde olduğunu vurguladı.
Eğitim-Sen Merkez Kadın Sekreteri Sakine Esen Yılmaz ise “17 Eylül Kadınlar Barış için yürüyor inisiyatifinin mitinginde yer almamız, Roboskili analarla dayanışmamız, 8 Mart’ta Kamu Emekçisi kadınların Türkiye tarihinde ilk iş bırakma eylemini gerçekleştirmemiz, 25 Kasım’lar da şiddete karşı mücadelemiz, Kürtaj yasasına karşı tüm kadınlarla birlikte direnişimiz AKP hükümetini rahatsız ediyor’ diye yazarak dile getirdiği mektubunda belediye başkanlarını, milletvekillerini, sendikacıları; gazetecileri, öğrencileri ve avukatları tutsak edenlere Ape Musa’nın “öldükçe çoğalıyor insanlar, bense tükenmekteyim öldürdükçe” sözleriyle seslendi.
KESK’te kadın sekreterlerin son iki dönemdir cezaevine alındığından bahseden Esen Yılmaz ‘Savaş, kadın cinayetleri taciz ve tecavüz son bulmadığı, adalet yerine gelmediği müddetçe alanlarda ve adliye önlerinde “susmadık, susmayacağız” demek bizlerin en meşru hakkı, vicdani ve insani sorumluluğudur.’ dedi. Ve mektubunu şu sözlerle bitirdi ‘ Bizler 10 metrelik duvarlar, 32 adımlık gökyüzüyle sınırlandırılamayız. Şimdiye kadar olduğu gibi demokrasi, özgürlük, barış ve emek mücadelesinden tek bir geri adım atmayacağız.’
Eğitim-Sen Genel Sekreteri Sakine Esen Yılmaz’ın mektubuna ulaşmak için tıklayın
Eğitim-Sen Genel Sekreteri Mehmet Bozgeyik’in mektubuna ulaşmak için tıklayın
Eğitim-Sen Genel Sekreteri Mehmet Bozgeyik’in mektubu:
Demokratik kamuoyuna ve KESK’li yoldaşlarımıza; Tüm kamuoyunun yakinen izlediği üzere 25 Haziran 2012 tarihinde sabahın erken saatlerinde önce evlerimiz, sendika Genel Merkezlerimiz ve şubelerimiz basıldı, göz altına alındık. Kamuoyuna eş ve başarılı bir operasyon gibi sunulan bir komedi sonucunda gözaltına alınan 51 arkadaştan 28’imiz tutuklanarak cezaevine gönderildik. Tutuklanan 28 arkadaşın ve 16’sı Sincan F1’de, 6’sı Sincan F2’de, 6 kadın arkadaş ise Sincan Kadın Tutukcezaevine konulduk. Doğal olarak şuanda daha önce yaşanan tutuklamalar ile birlikte Sincan cezaevi kampüsünde 38 arkadaş KESK’e bağlı değişik iş kollarından Merkez, Şube, Temsilci yönetimleri ve üyeleri bulunmaktadır.
AKP iktidarı bu son yaşanan tutuklamalarla Sincan cezaevi kampüsünü ikinci bir KESK adresine dönüştürmüştür.
Bu saldırı KESK’in mücadele geleneği ve birikimine yönelik bir saldırı olup hedefi, KESK’i marjinalleştirip emekçilerden kopararak itibarsızlaştırmayı hedeflemektedir. Ancak önceki operasyonlarda olduğu gibi bununda başarı şansı olmayacaktır. Çünkü bu gelenek 12 Eylül Faşizmine karşı direnmiş, bu direnişlerde onlarca arkadaşımızın yaşamını yitirmesine, binlercesinin sürgün olmasına, yüzlercesinin tutuklanmasına ve yüz binlercesinin adli ve idari soruşturmalara tabi tutulmasına rağmen mücadelesinden geri adım atmamıştır. En son yaşanan operasyonda da başta KESK’li yoldaşlarımız olmak üzere birlikte yol yürüdüğümüz sendikalar, meslek örgütleri, demokratik kitle örgütleri, sol sosyalist, sosyal demokratlar ve sivil inisiyatifler, çeşitli platformlar, mücadelemize destek olan siyasi partiler ve vicdan sahibi aydınların bu mücadeleye sahip çıkarak dört gün boyunca gece gündüz demeden gerek Ankara’da mahkeme önünde, gerekse Türkiye’nin tüm il ve ilçelerinde alanlara çıkarak bizlerle yürüme kararlılığını göstermişlerdir. Bu tutum bizim açımızdan yeterlidir. Bu aynı zamanda bizim mücadele gerekçemiz, varoluş sebebimiz ve yürüme gücümüzdür. Sizlerle yol arkadaşı olmaktan hep onur duyduk; onur duymaya devam edeceğiz. En kısa sürede yeniden alanlarda, sokaklarda bir arada yürümek dileğiyle en içten selamlarımızla.
Eğitim-Sen Merkez Kadın Sekreteri Sakine Esen Yılmaz’ın mektubu:
Sevgili Arkadaşlar,
Bu satırları yazarken çok düşündüm. Aylardır, hatta yıllardan mücadele arkadaşlarım, yoldaşlarım, hevallerim için defalarca kez söylediklerimi şimdi kendi adıma yazıyor olmak bir yanıyla demokrasi mücadelesini yeterince büyütememiş olmanın özeleştirisiyken diğer yanıyla bir tek damla olsa bile yol almış olmanın bedeli olsa gerek.
Dolu dolu bir yıl geçirdik hep beraber. Kaç kez adliye önlerinde sabahladık bilmiyorum. Kaç kez “Operasyonlar dursun, müzakereler başlasın” dedik. Barış’ı kaç bin kez haykırdık alanlardan, her bir arkadaşımızın şahsında kaç kez yargılandık “Adalet Saraylarında”. Tutmadım hiçbirinin çetelesini çünkü aslolan yolda olmaktır, mücadele etmektir. Savaş, kadın cinayetleri taciz ve tecavüz son bulmadığı, adalet yerine gelmediği müddetçe alanlarda ve adliye önlerinde “susmadık, susmayacağız” demek bizlerin en meşru hakkı, vicdani ve insani sorumluluğudur.
Tecavüzlerin, sokak ortasında yurttaşı döven polislerin dışarıda olduğu bir dönemi yaşıyoruz. Avukatlar, Belediye Başkanları, Milletvekilleri, Gazeteciler, Öğrenciler yani muhalefet eden tüm kesimler gibi biz sendikacıların tutuklanmaları da sürpriz değil aslında yaratılmak istenen KORKU İMPARATORLUĞU’da pazılın bir parçası (?) konulmuş oldu, böylece
Fakat egemenlerin anlamadıkları bir şey var “Tutsak eden tutsak kalır.” Ve onlar Ape Musa’nın sözlerini unutmuş gibiler “öldükçe çoğalıyor insanlar, bense tükenmekteyim öldürdükçe”. İşte gerçek: kesin ve kesin. Bizler direnme gücümüzü damarlarımızdaki “asil” kandan değil ama gerçeğin ta kendisinden alıyoruz. Yalanlarla yaşayanların yalan olacağını biliyoruz…
Eğitim Sen’de üç dönemdir KESK’te son iki dönemdir kadın sekreterlerin yolu hep cezaevinden geçti. Şimdi Ses, Tüm Bel Sen ve Haber Sen kadın sekreterleri aynı zulmün devamı olarak Sincan’da tutuluyor. Çünkü KESK’li kadınlar AKP politikalarını Kürt, Emekçi ve Kadın kimlikleriyle deşifre ediyor.
17 Eylül Kadınlar Barış için yürüyor inisiyatifinin mitinginde yer almamız, Roboskili analarla dayanışmamız, 8 Mart’ta Kamu Emekçisi kadınların Türkiye tarihinde ilk iş bırakma eylemini gerçekleştirmemiz, 25 Kasım’lar da şiddete karşı mücadelemiz, Kürtaj yasasına karşı tüm kadınlarla birlikte direnişimiz AKP hükümetini rahatsız ediyor. Başbakanın “üç çocuk yapın, evinizde oturun” elbisesine sığmadığımız için örtülüyor demir kapılar üzerimize.
Bizler 10 metrelik duvarlar, 32 adımlık gökyüzüyle sınırlandırılamayız. Şimdiye kadar olduğu gibi demokrasi, özgürlük, barış ve emek mücadelesinden tek bir geri adım atmayacağız.
Tüm mücadele arkadaşlarımı mücadelenin güzelliği, direnişin onuruyla selamlıyorum.