İHD: Eğitim yaşamının güvenlik ve rant kıskacına alınmasına hayır diyoruz

ÖSYM’nin 16 Mart 2013 günü yapacağı YGS sınavı ile ilgili dijital saat görünümlü gizli kamera ile sınavı kaydedeceğini açıklaması üzerine İnsan Hakları Derneği (İHD) Eğitim hakkı komisyonu bir basın açıklaması yaptı.

ihd-egitim

ÖSYM’nin 24 Mart 2013 günü yapacağı YGS sınavı ile ilgili dijital saat görünümlü gizli kamera ile sınavı kaydedeceğini açıklaması üzerine İnsan Hakları Derneği (İHD) Eğitim hakkı komisyonu bir basın açıklaması yaptı.

Basın açıklaması şöyle:

EĞİTİM YAŞAMININ GÜVENLİK VE RANT KISKACINA ALINMASINA HAYIR DİYORUZ

ÖSYM, 16 Mart 2013 günü 24 Mart tarihinde yapılacak olan YGS sınavlarını dijital saat görünümlü gizli kameralarla, sınavların “güvenliği” için kaydedilerek izleneceğini açıklamıştır.

YÖK Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya’nın ifadesiyle “Toplumda imajı kirlenmiş bir kurum” olan YÖK’e bağlı çalışan ve sicili daha kirli olan ÖSYM, yaptığı bu son açıklamayla, ayyuka çıkmış olan sınav skandalları ve usulsüzlüklerinin, mağdur ettiği binlerce adayın mağduriyetinin sorumluluğunun üstünü örtmeye çalışarak hedef saptırmaktadır.  Çünkü bugüne kadar yaşanan sınav skandalları sınav salonlarında değil, sınav sorularının şifreli kitapçıkları ve bunların sınav öncesi sızdırılmasıyla yaşanmıştır. Bu skandallar hakkında açılan soruşturmaların hiç biri sonuçlandırılamamış, failleri bulunamamış ve üstü örtülmüştür. 

ÖSYM, yasal hiçbir dayanağı olmayan bu uygulamayla adaylara potansiyel suçlu muamelesi yapmaktadır. Geçmiş yıllarda yaşanan sınav skandallarını kamu vicdanında aklamaya çalışmaktadır.  Sınavsız yükseköğrenim hakkı konusunda hiçbir çalışma yapmayan YÖK ve ÖSYM bilmelidir ki, sınav güvenliğini tehdit eden esas faktör, var olan sınav sistemi ve bunu uygulayan zihniyetidir.

Sınavların kamerayla izleme uygulaması öncelikle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi uyarınca “kişi güvenliği ve özgürlüğü hakkı” ihlalidir. Bu konuda yapılan birçok bilimsel çalışmada, kamera ile izlenme sonucu doğal ortamın bozulması nedeniyle, izlenenlerde negatif davranış bozukluğu tespit edilmiştir. Yine kameralı izleme uygulamaları birçok hukuk davasının konusu olmuş ve bir ortamın izlenmesinin, izlenenlerin rızası olmadan yapılmasının kişilik haklarına saldırı olduğu kanaatine varılmıştır. Sonuç olarak nereden bakarsak bakalım ÖSYM’nin bu kararı ve uygulaması anti demokratik bir karar ve uygulama olacaktır. Bu uygulama adaylar üzerinde psikolojik baskı ve stres artırıcı etkisi nedeniyle sınav başarısında ciddi düşüşlere ve hak kayıplarına neden olacaktır.

Kameralı salonlarda sınava girmek zorunda kalanların, sınav sonuçlarından doğacak mağduriyetler nedeniyle sınavlarının iptali için yetkili mahkemelerde dava açma hakları vardır. Türkiye’nin neresinde olursa olsun, mağdurların şubelerimize başvurusu halinde bu konunun takipçisi olacağımızı bilmelerini isteriz.

ÖSYM’nin Kameralı sınav uygulamasındaki “güvenlik” gerekçesinin kendi başarısızlıklarını ve skandallarını örtme çabası olduğu açıkça görülürken, bununla birlikte başka niyet ve çabaların da görülmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Bu uygulamanın diğer bir boyutu ise, bilimsel içeriği her geçen gün boşaltılan eğitim sisteminin “güvenlik” gerekçesiyle nasıl ticari bir sektöre ve rant kapısına dönüştürülmüş olduğunun çarpıcı bir örneği olmasıdır. Çünkü bu uygulamayla “eğitim sektör”ünün alt sektörü olan “sınav sektör”ünden elde edilen gelirlerle güvenlik be yazılım sektörlerinin kasaları doldurulmaktadır.

Daha büyük bir kaygımız ise, “sınav güvenliği” adı altında yerleştirilen ve masum bir görüntüyle sunulan bu kameraların eğitim kurumlarında kalıcı hale getirilme niyet ve düşünceleri olmasıdır. Bu kaygımız nedeniyle de İnsan Hakları Derneği olarak bu konunun sürekli takipçisi olacağımızı buradan ilan ediyoruz. Ayrıca ilgili tüm demokratik ve sivil toplum kurumlarını da konuyla ilgili duyarlı olmaya davet ediyoruz.

Çünkü Bir yandan toplumsal özgürlük alanlarımız sürekli budanırken diğer yandan daha çok güvenlik eksenli yaşamlara mecbur bırakılıyoruz. Toplumsal yaşamın her alanını “güvenlik” adı altında izlemeyi kendine hak gören bir devlet geleneğine sahip yönetim anlayışı bu kaygımızı tetiklemektedir.  Üniversitelerde ve hatta artık ortaöğretim kurumlarında bile her geçen gün “özel güvenlik” uygulamalarının daha çok yaygınlaştırıldığına tanık olmaktayız. 

Özellikle son günlerde üniversitelerde yaşanan olaylarda, en demokratik haklarını kullanmaya çalışan öğrencilere karşı özel güvenlik elemanlarının kontrolsüz müdahale ve şiddet uygulamaları yaşananları gözler önüne sermektedir. Açıkça eğitim hakkı ihlallerine yol açan özel güvenlik uygulamaları, artık “özel güvenlikten korunma güvenliği” ihtiyacını ortaya çıkarmaktadır.

Sonuç olarak ÖSYM’yi Kendi sicilini “aklama” çabası ve birilerine rant kapısı yaratma uygulamasından derhal vazgeçmeye çağırıyoruz. Devleti ise güvenlik ve rant kıskacına alınmış bir eğitim anlayışını terk etmeye ve insan haklarına saygılı bilimsel, demokratik, özgürlükçü bir eğitim anlayışına davet ediyoruz.                                                                        

19. 03. 2013

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ İSTANBUL ŞUBESİ

EĞİTTİM HAKKI KOMİSYONU

İlgini çekebilecek diğer içerikler

0 yorumlar