İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi Çapa Tıp Fakültesi önünde Dev Sağlık-İş,Ses Aksaray Şubesi ve İstanbul Tabip Odası ile birlikte Eylül ayı iş cinayetleri raporunu açıkladı.Samsun On dokuz Mayıs Üniversitesi’nde alınmayan tedbirlerin ölümüne sebep olduğu Asistan Hekim Mustafa Bilgiç için de açıklamanın yapıldığı eylemde,sağlıkta dönüşüm programına tepki gösterildi.
İstanbul Tabip Odası Başkanı Taner Gören: ‘Ölümlerin ve şiddetin sorumlusu Sağlık Bakanlığı’dır.’
Son günlerde hastane koridorlarında hekimlere yönelik ölümle sonuçlanabilen şiddet, İstanbul Tabip Odası Başkanı Taner Gören tarafından yapılan açıklamayla sorgulandı. OMÜ’de asistanlığının 3.senesinde Kırım Kongo Kanamalı bir hastasını tedavi ederken,eline batan iğne sonucu hastalığa yakalanarak yaşamını yitiren Mustafa Bilgiç’in ölümüne dair sağlık bakanlığı tarafından bir açıklama yapılmadığına dikkat çekti.Hastanede bu durum bir ilk değilken,daha önce de bir hemşire aynı sebeple yaşamını yitirmiştir diye sözlerine devam eden Gören,Sağlık Bakanlığı’nın mahkemede verdiği beyanları eleştirdi.
Gören,hekimlerin ağır çalışma şartlarını işaret ederek ”Çalışma süresi aralıksız 33 saate,haftalık 20 saate varan bir asistan hekimin yaptığı hatadan sadece kendisinin sorumlu olduğu söylenebilir mi? Günlük 500-1500 arası hasta bakılan bir acil serviste yapılan hatalardan yalnızca sağlık çalışanı sorumlu tutulabilir mi? Bir hekim 33 saat dinlenmeden hasta bakabilir mi?” diye sordu.
Sağlıkta dönüşüm adı altında sağlık sistemini yerle bir eden düzenlemeyi eleştiren Gören,acil servislere başvuran hasta sayısının artmasına rağmen personel ve ekipman durumlarında hiç bir iyileştirmeye gidilmediğini söyledi.Yaşanan iş kazalarının münferit bir dikkat eksikliği olmadığını belirten Gören,yetersiz mekanlarda yetersiz ekipman,sağlık çalışanı ve uzun mesai saatleri sonucu oluşan yorgunluktan sağlık çalışanlarının sorumlu tutulduğunu ve hekime şiddet olarak geri döndüğünü vurguladı.Sözlerine ‘Sağlık Bakanlığı,sağlık çalışanlarının sağlığı ile ilgili yapılan çalışmaları dikkate almalıiuygun olmayan çalışma koşullarını ve zorlu çalışma saatlerini düzeltmelidir.Bugüne kadar olan ve bundan sonra olması maalesef kaçınılmaz gözüken tüm ölümlerin,maruz kaldığımız şiddetin sorumlusu Sağlıkta Dönüşüm Programı ile hastaları puan/para olarak Sağlık Bakanlığı’dır.’ diye devam eden Gören, ‘Acil servislerde çalışma koşullarının düzeltilmesi için daha kaç sağlık çalışanının toprağa verilmesi gerekecektir?’dedi.
İstanbul Tabip Odası Başkanı Taner Gören’in ardından Dr.Coşkun Canıvar Eylül ayı iş cinayetleri raporunu açıkladı
.İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisince hazırlanan rapor şöyle:
Uzun ve yoğun çalışma saatleri, alınmayan önlemler, denetimsizlik, kar hırsı…
İş cinayetleri kadın, erkek demeden, coğrafyamızın dört bir yanında Eylül ayında da devam etti. Yazılı, görsel, dijital basından ve emek-meslek örgütlerinden gelen bilgiler ışığında tespit edebildiğimiz kadarıyla Eylül ayında en az 83 işçi can verdi…
İnşaat, mevsimlik tarım, maden ve enerji sektörleri işçi ölümlerinin adresi…
İş cinayetleri raporunu açıklamaya başlayalı bir yıl oldu. 2011 Eylül ayında en az 58 işçinin öldüğünü tespit etmişken 2012 Eylül ayında ise en az 83 işçinin öldüğünü açıklıyor olmamız bu ülkenin gerçeklerini gözler önüne seriyor. AKP iktidarının sürekli tekrarladığı gibi güllük gülistanlık bir hayat yaşamıyoruz.
İşçiler, her geçen gün daha da fazla ölüyor…
Ölümlerin adresi de değişmiyor. İnşaat, mevsimlik tarım, maden ve enerji sektörlerinde neredeyse birbirinin kopyası iş cinayetleri yaşanıyor. Tespitlerimize göre bu ay inşaatlarda 23, mevsimlik tarımda 18, maden ve enerji sektörlerinde ise 8’er işçi ölümü yaşandı. Hal böyle iken işçileri maliyet ve üretimin bir nesnesi olarak gören sermaye ve iktidar, alanı rant kapısına dönüştürmeye çalışan düzenlemeler yapıyor, yasalar çıkarıyor…
Ankara, Çankırı, İstanbul ve Konya’da acılarımız derinleşti…
Eylül ayında tespit edebildiğimiz 83 iş cinayetinde 6’şar ölüm Ankara ve Çankırı’da; 4’er ölüm ise İstanbul ve Konya’da yaşandı…
Geçen ayki açıklamamızda inşaat, sinema ve dizi setleri ile enerji işçilerinin sağlıklı ve güvenli çalışma mücadelelerinin filizlendiğini belirtmiştik. Eylül ayında ise Ankaralı galvaniz işçileri ses verdi: “Galvaniz metalin ömrünü uzatır işçinin ömrünü kısaltırmış. Metal parlar işçinin hayatı sönermiş” diye. İşçi Sağlığı Meclisi üyesi Orhan Karakoç asit dumanı ve kimyasal solumaya karşı çıktığı için OSTİM’de bulunan Taşgök Galvaniz’de işten çıkarıldı. İşte patronların sağlıklı ve güvenli çalışma hakkı talebine verdikleri yanıt bu…
6 Eylül’de ise umutlarını alıp yola çıkan göçmen işçileri taşıyan tekne battı ve 61 kişi hayatını kaybetti. Ölenlerin hemen hepsi bebek, çocuk ve kadınlardan oluşuyordu ve 15 kişi ambara kilitlenmişti…
Çalışma koşulları sağlık çalışanlarını öldürüyor…
Eylül ayı başında Hatay’dan bir doktor ölümü haberi almıştık. 52 yaşındaki Selahattin Can bir hastasından kaptığı virüs nedeniyle hayatını kaybetmişti. Bir acı haber de Samsun’dan geldi. Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Hastanesi’nde görevli Acil Asistanı 26 yaşındaki doktor arkadaşımız Mustafa Bilgiç aramızdan ayrıldı. Mustafa Bilgiç, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi olduğu bilinmeyen bir hastaya müdahale ederken hastaya kullandığı iğneyi yanlışlıkla kendisine batırdı. Komaya giren Mustafa 21 Eylül’de hayatını kaybetti.
Sağlıkta Dönüşüm Programı adı ile yapılan uygulamalar, halkımızın sağlık hizmetlerine ulaşımını paralılaştırıldığı gibi sağlık çalışanlarının çalışma koşullarını da kötüleştirdi. İşte Mustafa Bilgiç’in ölümüne de tam da bu yüzden “hata değil iş cinayeti” diyoruz…
Soruyoruz: Az sayıda çalışanla ve uzun çalışma saatleri ile insanların hayatta kalma mücadelesini veren Acil Servis’te Asistan Doktor olan arkadaşımızın iğneyi eline batırmasına “hata” diyebilir miyiz? 33 saat aralıksız çalışan ve haftada 110 saat uykusuz ve yorgun sağlık hizmeti veren arkadaşımızın iğneyi eline batırmasına “hata” diyebilir miyiz? Sağlık çalışanlarına şiddetin bu kadar sıradanlaştığı ve çalışanları gerginliğe ittiği bir ortamda arkadaşımızın eline iğneyi batırmasına “hata” diyebilir miyiz?
12 Eylül Darbesinden bugüne sağlık çalışanlarına baskı artıyor, sağlık hakkı piyasalaştırılıyor. Bu sürecin adı bugün “Sağlıkta Dönüşüm Programı” ile karşımızdadır. “Doktorların eli hastaların cebinde” ve “Paracı doktorlar gürültü yapıyor” diyen Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Doktor Mustafa Bilgiç’in ölümünden sorumludur! “Ben doktora iğne yaptırmam, doktorlar adamı felç ederler Alimallah” ve “Doktor efendi dönemi bitti” diyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Doktor Mustafa Bilgiç’in ölümünden sorumludur! Sağlığı bir meta olarak gören ve sağlık çalışanlarının emeğini değersizleştiren sermaye Mustafa Bilgiç’in ölümünden sorumludur!
İş Cinayetlerini Durduracağız!
İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi
Emek.org.tr