Eğitim-Sen: ‘Sendikamıza randevu vermeyen Milli Eğitim Bakanı kamuoyunu yanıltmaya devam ediyor!’

23 Kasım’da Ankara’da Eğitim-Sen’in “meslek onurumuza ve haklarımıza sahip çıkıyoruz” eylemine polis saldırısının ardından açıklama yaparak, “polisle karşı karşıya gelmelerine gerek yok gelselerdi görüşürdük” demesi üzerine Eğitim-Sen bir basın açıklaması yaptı. İşte o basın açıklaması: 23 Kasım`da Ankara gerçekleşen “Meslek onurumuza ve haklarımıza sahip çıkıyoruz” eylemimize polisin vahşice saldırması ve eğitim emekçisine yönelen şiddet, Türkiye`de ve hatta […]

23 Kasım’da Ankara’da Eğitim-Sen’in “meslek onurumuza ve haklarımıza sahip çıkıyoruz” eylemine polis saldırısının ardından açıklama yaparak, “polisle karşı karşıya gelmelerine gerek yok gelselerdi görüşürdük” demesi üzerine Eğitim-Sen bir basın açıklaması yaptı.

egitim-senİşte o basın açıklaması:

23 Kasım`da Ankara gerçekleşen “Meslek onurumuza ve haklarımıza sahip çıkıyoruz” eylemimize polisin vahşice saldırması ve eğitim emekçisine yönelen şiddet, Türkiye`de ve hatta dünyada tepkilerin hedefi olmuştur. Tazyikli sularla, coplarla, gaz bombalarıyla hayata geçen şiddet birçok öğretmenimizin, velimizin ve öğrencimizin yaralanmasına neden olduğu gibi toplum vicdanını da yaralamıştır.

Sendikamızın Ankara eylemine polis saldırısı alabildiğine vahşice ve hoyratça gerçekleşmiştir. Çünkü AKP iktidarı eğitimi kendi siyasal kaygıları için cenk edeceği bir arena olarak görmekte, ideolojik kaygılarla gündeme getirilen ve eğitimin gerçek ihtiyaçları ile hiçbir ilgisi olmadığı herkesçe bilinen düzenlemeleri topluma ve eğitim emekçilerine dayatmaktadır. Son birkaç haftanın gündemini meşgul eden ancak taraflarının kendi siyasal etki alanları üzerinden tartıştığı dershaneler konusu ya da karma eğitimin kaldırılması ve kızlı erkekli evler gibi tartışmalar iktidarın eğitim alanına yaklaşımını yeniden tüm çıplaklığı ile bir kez daha göstermiştir. Bakanlığın ve hükümetin eğitimdeki düzenlemelerinin meşruiyet bakımından adeta dibe vurmuş olması, eğitim ve bilim emekçilerinin sokaklarda haykırdığı “İnsanca yaşam, demokratik Türkiye” taleplerinin haklılığını bilfiil ortaya koymuştur.

Yönetsel bir kriz içinde olduğu açığa çıkan Bakanlığın birinci ağızdan temsilcisi olan Nabi Avcı`ya konuya ilişkin düşünceleri sorulduğunda ise eğitim emekçilerinin polisle çatıştığını iddia etmiş, çözüm önerilerini tartışarak ele almak istediğini belirtmiştir. Kendisinden bizzat defalarca randevu talep edip olumlu yanıt alamadığımız halde saldırı gecesi Genel Sekreterimiz aranarak randevudan bahsedilmesi dikkat çekicidir. 4+4+4`ün sorunlarla dolu eğitim ortamının tam merkezine bakan olarak atanan, bu sorunları çözmeye çalışmaktansa tıpkı kendinden önceki bakanlar gibi iktidarın siyasal önceliklerinin yürütücüsü olma görevini üstlenen Avcı`nın eğitimin ve öğretimin sorunlarına, eşit, parasız, bilimsel, nitelikli, laik ve anadilinde eğitime ilişkin taleplere kulak tıkaması bizleri şaşırtmamıştır. Ancak şunu özellikle belirtmek isteriz ki Bakan Avcı, randevu taleplerimize cevap vermezken çözüm önerilerini tartışmayı önermekle adeta komik duruma düşmüştür.

“Yönetişim” ve “paydaşlar” sözcüklerini dillerinden düşürmeyenler her nasılsa yaptıkları her düzenlemede ya eğitimin gerçek öznelerini bu yönetişim süreçlerine dahil etmemekte ya da hazır düzenlemeleri önlerine koyarak onlardan koşulsuz onay istemekte ve buna da “yönetişim” demektedir. İdeolojik ve siyasal hedeflerine ilerlemek için eğitimi hoyratça kullananların Ankara`da bir araya gelen binlerce eğitim ve bilim emekçisinin sesini duymamaları doğaldır. Ancak bir taraf diğerini duymuyorsa bırakın piyasacı bir “yönetişim”i “iletişim” bile mümkün olamamaktadır.

Eğitim Sen olarak, Bakanlığın söz konusu tutumunu ve öğretmene yönelen şiddeti bir kez daha kınıyor, Bakanlığa ilettiğimiz görüşme taleplerini de aşağıda kamuoyunun ilgisine ve takdirine sunuyoruz.

Genel Başkan Ünsal Yıldız‘ın randevu talebini görmek için tıklayınız.

Genel Sekreter Mehmet Bozgeyik‘in randevu talebini görmek için tıklayınız.

İlgini çekebilecek diğer içerikler