Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Enstitüsü (DİSK-AR) TÜİK tarafından açıklanan Hane halkı İşgücü Anketi Haziran 2012 dönem sonuçlarını yaptığı yazılı açıklamayla değerlendirdi. Türkiye’de işsizlik ve kayıt dışı çalışanların TÜİK tarafından ortaya konulan oranlarının gerçeği yansıtmadığının belirtildi.
DİSK-AR’ın 17.10.2012 tarihli değerlendirmesi:
1) Türkiye’de çalışma çağındaki her iki kişiden biri çalışmıyor. İşgücüne katılım oranı haziran 2012 dönemi için yüzde 50,8 düzeyinde. İşsiz sayılmayan umudu kesik işsizlerin sayısı ve ev içi emeğin görünmez olmasının sonucunda açığa çıkan bu durum Türkiye’de işsizliği olduğundan düşük gösteriyor.
2) AB ülkeleri için Eurostat verilerine göre 2011 yılı verilerine göre işgücüne katılım oranı yüzde 68,6 düzeyinde. Türkiye’de iş isteyenlerin (işgücüne katılım) oranı AB-27 ortalaması kadar olsaydı işsiz sayısı 11 milyon 933 bin, işsizlik oranı yüzde 31,8 düzeylerine çıkacaktı. İşgücüne katılım oranı Türkiye için Yunanistan düzeyinde olsaydı işsizlik oranı yüzde 21,2 (şu an Yunanistan için işsizlik oranı yüzde 23,1), İspanya düzeyinde olsaydı yüzde 24,2 (şu an İspanya için yüzde 25,1) düzeyinde olacaktı. Böylelikle işgücüne katılım oranları dikkate alındığında Türkiye krizdeki AB ülkeleri arasında İspanya ve Yunanistan’dan sonra en kötü durumda olan ülke olacaktı. Şu anda 27 AB ülkesi ile karşılaştırıldığında Türkiye işsizlik oranları bakımından 11. sıraya giriyor. Avusturya, Almanya, Romanya, Belçika gibi pek çok ülke için işsizlik oranı Türkiye’den düşük. Kentsel yerlerde işsizlik oranına baktığımızda Türkiye’de işsizlik AB ortalamasının üstünde.
3) Umudu olmadığı için ya da diğer nedenle son 3 aydır iş arama kanallarını kullanmayan ve bu nedenle işsiz sayılmayanlar dahil edildiğinde işsizlik oranı yüzde 8,2 değil, yüzde 13,5, işsiz sayısı da 2 milyon 272 bin değil, 4 milyon 3 bin oluyor. Gizli işsiz olarak görülen eksik istihdam da ilave edildiğinde işsizlik yüzde 16,5 düzeyinde.
4) Gençler için ise durum daha da kötü. Her iki gençten biri kayıtdışı çalışırken, umudu kesik işsizlerle birlikte her 4 gençten biri işsiz. Resmi olarak yüzde 15,7olan işsizlik, umudu olmadığı için ya da diğer nedenle son 3 aydır iş arama kanallarını kullanmayan ve bu nedenle işsiz sayılmayan gençler dahil edildiğinde yüzde 24,4’e ulaşıyor. 712 bin işsiz gence karşı 543 bin çalışmaya hazır ancak umutsuzluk başta olmak üzere çeşitli nedenlerle iş aramayan genç var. Geçtiğimiz aya göre işsiz genç sayısı 27 bin artmış durumda.
5) Kadınlar için çalışma yaşamına katılmak son derece zor. İşgücüne katılım oranı kadınlar için yüzde 30,6 düzeyinde. Çalışma çağındaki her üç kadından yaklaşık olarak biri çalışıyor. Lise ve üzeri eğitime sahip kadınlar erkeklere göre 2,3 kat daha fazla işsizlik gerçeği ile yüzleşiyor. Erkeklerde işsizlik oranı lise mezunları için yüzde 8,2, mesleki ve teknik lise için yüzde 5,9, yükseköğretim için yüzde 7 iken bu oran kadınlarda sırası ile yüzde 17,3, yüzde 17,4, yüzde 12,9 seviyesinde. Lise ve üzeri eğitime sahip olanlarda kadınlar için işsizlik yüzde 17,3, erkeklerde yüzde 7,5.
6) Kayıtdışı oransal olarak gerilese de hala kriz öncesi değerlerin üzerinde. 2008 haziran dönemi ile karşılaştırıldığında kayıtdışı istihdam 401 bin artmış durumda. Erkekler için aynı dönemde kayıtdışı 275 bin azalırken kadınlar için 676 bin artmış görünüyor.
7) Tarım sektörü kriz öncesine göre 1 milyon 7 bin artmış durumda. Buna göre toplam istihdam artışının yüzde 39’u tarım kesiminde gerçekleşti.
8) Güvencesiz çalışma hızla yaygınlaşıyor. 2009 yılı haziran dönemi ile karşılaştırıldığında geçici çalışanların sayısı yüzde 35 artarak, 1 milyon 599 binden, 2 milyon 162 bine yükseldi. Geçici çalışmanın yaygınlaştırılması hükümetin istihdam stratejisi açısından bir amaç olarak değerlendiriliyor.
Sonuç olarak Türkiye’de işsizlik sorunu kadınların ve gençlerin çalışma hayatında karşılaştıkları engeller üzerinden ağır bir biçimde yaşanmaktadır. Türkiye’yi küresel sermayenin ucuz işgücü deposu olarak şekillendirmeye çalışan ucuz istihdam stratejisi, temelde çalışma yaşamının yapısını tahrip etmeye odaklanmıştır. İşsizlik sorunu, insan onuruna yaraşır iş ekseninde ele alınmalıdır. Bu amaçla;
Haftalık çalışma süresi gelir kaybı yaşanmaksızın 37,5 saate, fazla mesailer için uygulanan yıllık 270 saat sınırı, 90 saate düşürülmelidir.
Herkese en az 1 ay ücretli izin hakkı tanınmalıdır.
Herkes için iş güvencesi ayrımsız bir biçimde uygulanmalıdır.
Sendikal hak ve özgürlükler güvence altına alınmalı, sendikal barajlar, noter şartı kaldırılmalı, herkesin sendika hakkını özgürce kullanabilmesi için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır
Kamu girişimciliği ve hizmetleri istihdam yaratacak şekilde yeniden ele alınmalıdır
Kamuda personel açığı derhal kapatılmalıdır.
Taşeronlaşma ve kayıtdışı istihdam engellenmelidir
Emek.org.tr