Cumartesi anneleri 393. Kez Galatasaray Lisesi önünde kayıplarının akıbetini sormak için toplandı. 20 yıl önce Yıldız Teknik Üniversite’sinde sivil polislerce gözaltına alındıktan sonra haklarında hiçbir bilgiye ulaşılamayan Ayhan Efeoğlu için adalet istendi. Ayhan Efeoğlu’nun abisi Ali Efeoğlu’ da, 15 ay sonra 15 Ocak 1994 tarihinde gözaltına alındı ,Ali ile ilgili bilgi almak isteyen avukatlara DGM Cumhuriyet Başsavcısının verdiği cevap ise ‘’Belki kardeşinin yanına gitmiştir.’’ oldu.
Ailesinin, avukatlarının ve arkadaşlarının seneler boyu süren uğraşlarının sonucu iki kardeş hakkında da bir bilgi alınamadı. Ayhan ve Ali Efeoğlu kardeşler için 393. Buluşma İHD Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon adına açıklama yapan Zeynep Kabayık, 2011 yılında Eski Özel Harekat Polisi Ayhan Çarkın’ın itirafları arasında Ayhan Efeoğlu’nun gözaltında işkenceyle öldürüldüğüne tanıklık ettiğinin de yer aldığını hatırlatarak, isimleri belli olan işkenceciler hakkında görevsizlik kararı verilen soruşturmanın yeniden açılmasını, faillerin bulunmasını talep etti ve şunları söyledi: ‘’Ayhan Çarkın’ın itirafları ardından başlatılan soruşturmada Özel Yetkili Savcılık, olayın ‘’örgütlü suç kapsamında olmadığını’’ belirterek görevsizlik kararı verdi ve dosyayı Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdi. Şişli Savcılığı ise ‘’örgütlü suç’’ olduğu gerekçesiyle dosyayı tekrar özel yetkili savcılığa gönderdi. Dosya savcılıklar arasında gidip gelmeye devam ederken Efeoğlu ailesinin Bursa’da açtığı dava kapsamında İçişleri Bakanlığı, mahkemeye gönderdiği dilekçede Ayhan ve Ali Efeoğlu’nun öldürüldüğünü kabul etti ve ‘’İdarenin eylem ve işlemlerinden kaynaklanmıştır’’ dedi.
Ayhan ve Ali Efeoğlu’nu öldüren karanlık süreç ortada iken 20 yıldır oğullarını isteyen ve devlete seslenen Osman ve Feriha Efeoğlu’nun hukuksal girişimleri karşılıksız kalmasını eleştiren Kabayık, ‘’Zalimlerden mağdur yaratan savcılara soruyoruz. Ne zaman Çiller’e kaybedilen çocuklarımızı soracaksınız? Devlet adına kurşunları atanları şerefli ilan eden Çiller’e faili devlet olan infazların hesabını ne zaman soracaksınız?’’ dedi.
12 Eylül 1994’te yine gözaltına alındıktan sonra hakkında bilgi edinilemeyen Kenan Bilgin’in abisi İrfan Bilgin yıllardır devlete, TBMM’ye, başbakana seslendiklerini ancak bir sonuç alamadıklarını belirtti. ‘’Devletten umudu kestik’’ diyen Bilgin, ileri demokrasi adı altında sağlık ve yaşam hakkını gaspeden; öğrencileri, gazetecileri cezaevine gönderen bu devlete karşı halkın artık ses çıkartması gerektiğini ifade etti.
İşkencede kaybedilen Nurettin Yedigöl’ün abisi Muzaffer Yedigöl söz alarak ’’ Biz yıllarca oturmaya devam ettik oturacağız da.Yıllarca faili meçhulleri,kayıpları aradık. Devletten hala bir ses yok. Buradan başbakana sesleniyorum. Bilal’i askere gönderecek misin? Milletvekillerine sesleniyorum, çocuklarınızı askere gönderecek misiniz? Tabi ki hayır,bunu iyi biliyoruz. Savaşta analar, oğullar, çocuklar ağlayacak. Savaşa karşı hep birlikte ses çıkaralım. Bu savaşa dur diyelim.’’ dedi.
Emek.org.tr