iş cinayetleri

Mayıs ayında en az 177 işçi hayatını kaybetti.

Önlemler alınmıyor, sorumlular ceza almıyor, işçilerin sendikal örgütlülüğü engelleniyor… İşçi sınıfı ve sendikalar, bu konuda yeterli ve etkili mücadele içerisinde değil.

İSİG Meclisi raporuna göre, 2025 Mayıs ayında en az 177 işçi hayatını kaybetti.

2025 yılının ilk beş ayında iş cinayeti sayısı 796’ya ulaştı.

Raporda bazı başlıklar şöyledir:

  • Mayıs ayında inşaat, tarım, taşımacılık, ticaret/büro/eğitim/sinema, belediye/genel işler, metal, madencilik ve enerji işkollarındaki ölümler ilk sıralarda yer alıyor. İş cinayetlerine sektörel olarak baktığımızda ise sanayide 54 işçi, hizmette 50 işçi, inşaatta 38 işçi ve tarımda 35 işçi hayatını kaybetti.
  • Türkiye’nin her şehrindeki inşaatlar, yaz aylarının gelmesiyle beraber tarım, sanayi malları ve insan hareketliliğinin bir aracı olan taşımacılık, metal-tekstil-gıda fabrikaları, maden-enerji üretimi ve şehirlerdeki hizmetler iş cinayetlerinin meydana geldiği alanlar oldu.
  • Ölüm nedenlerinde başta taşımacılık ve tarım işkollarında meydana gelen trafik kazaları ilk sırada geliyor. İkinci sırada ezilmeler ve göçükler var. Üçüncü sırada her işkolunu ortak kesen güvencesiz çalıştırmanın bir sonucu olan kalp krizleri ve beyin kanamaları geliyor. Dördüncü sırada ise özellikle inşaatlarda görülen yüksekten düşmeler geliyor.
  • İki besici Oğuzhan Aydemir ve Çiğdem Keskin’in Kırım Kongo Kanamalı Ateşi nedenli ölümü; maden işçisi Ahmet Toygar’ın 21 yıl önce yakalandığı silikozis nedeniyle ölümü; tekstil işçisi Erol Eğrek’in 10 yıldır alamadığı ücretlerini istediği Çalık Holding önünde dövülmesi sonrası kalp krizi geçirip ölmesi Mayıs ayında altını çizmek istediğimiz iş cinayetleri.
  • En çok iş cinayeti İstanbul başta olmak üzere Aydın, Muğla, Sakarya, Ankara, Giresun, Çanakkale, Gaziantep, Hatay, Konya ve Şanlıurfa’da meydana geldi.
  • Mayıs ayında 6 çocuk işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. Ölen çocukların üçü tarım, ikisi metal ve biri tekstil işkollarında çalışıyordu.
  • İş cinayetlerinde ölenlerin 12’si kadın işçiydi. Kadınlar tarım, eğitim, metal, sağlık ve genel işler işkollarında çalışıyordu.
  • Mayıs ayında 7 göçmen işçi (beşi Suriyeli, biri Azerbaycanlı, biri İranlı) hayatını kaybetti. Göçmen işçiler tarım, maden, tekstil, ticaret, inşaat ve taşımacılık işkollarında çalışıyordu.
  • Ölen işçilerin en az 8’i (yüzde 4,52) sendika üyesi, 169’u (yüzde 95,48) sendikasız. Sendikalı işçiler belediye, maden, büro, metal, taşımacılık, sağlık ve güvenlik işkollarında çalışıyordu.

Mayıs ayında iş cinayetlerinin işkollarına göre dağılımı şöyle:

İnşaat, Yol işkolunda 38 işçi; Tarım, Orman işkolunda 35 emekçi (15 işçi ve 20 çiftçi); Taşımacılık işkolunda 20 işçi; Ticaret, Büro, Eğitim, Sinema işkolunda 15 işçi; Metal işkolunda 13 işçi; Belediye, Genel İşler işkolunda 10 işçi; Madencilik işkolunda 6 işçi; Enerji işkolunda 6 işçi; Sağlık, Sosyal Hizmetler işkolunda 5 işçi; Konaklama, Eğlence işkolunda 5 işçi; Petro-Kimya, Lastik işkolunda 3 işçi; Tekstil, Deri işkolunda 3 işçi; Gıda, Şeker işkolunda 2 işçi; Ağaç, Kâğıt işkolunda 2 işçi; Çimento, Cam, Toprak işkolunda 2 işçi; Savunma, Güvenlik işkolunda 2 işçi; Banka, Finans, Sigorta işkolunda 1 işçi; Elimizdeki veriler ışığında çalıştığı işkolunu belirleyemediğimiz 9 işçi hayatını kaybetti…

Mayıs ayında iş cinayetlerinin nedenlerine göre dağılımı şöyle:

Trafik, Servis Kazası nedeniyle 37 işçi; Ezilme, Göçük nedeniyle 30 işçi; Kalp Krizi, Beyin Kanaması nedeniyle 26 işçi; Yüksekten Düşme nedeniyle 25 işçi; Şiddet nedeniyle 10 işçi; İntihar nedeniyle 9 işçi; Patlama, Yanma nedeniyle 7 işçi; Elektrik Çarpması nedeniyle 7 işçi; Nesne Çarpması, Düşmesi nedeniyle 3 işçi; Zehirlenme, Boğulma nedeniyle 3 işçi; Kesilme, Kopma nedeniyle 2 işçi; Diğer nedenlerden dolayı 18 işçi hayatını kaybetti…

Mayıs ayında iş cinayetlerinin yaş gruplarına göre dağılımı şöyle:

14 yaş ve altı 2 çocuk işçi,

15-17 yaş arası 4 çocuk/genç işçi,

18-29 yaş arası 25 işçi,

30-49 yaş arası 84 işçi,

50-64 yaş arası 52 işçi,

65 yaş ve üstü 4 işçi,

Yaşını bilmediğimiz 6 işçi hayatını kaybetti…

(Kaynak İSİG Meclisi açıklaması)

 

Emek.org.tr

İSİG Meclisi Nisan ayı iş cinayetleri raporunu açıkladı.

Nisan ayında en az 152 işçi hayatını kaybederken, 2025 yılının ilk dört ayında yaşamını kaybeden işçi sayısı 611.

2025 yılının ilk dört ayında iş cinayeti sayısı (Ocak 178, Şubat 124, Mart 157, Nisan 152) 611’e ulaştı.

  • Nisan ayında inşaat, tarım, taşımacılık, ticaret/büro/eğitim/sinema ve metal işkollarındaki ölümler ilk sıralarda yer alıyor. İş cinayetlerine sektörel olarak baktığımızda ise sanayide 49 işçi, hizmette 37 işçi, inşaatta 35 işçi ve tarımda 31 işçi hayatını kaybetti.

Nisan ayında iş cinayetlerinin nedenlerine göre dağılımı şöyle:

Ezilme, Göçük nedeniyle 29 işçi; Trafik, Servis Kazası nedeniyle 28 işçi; Yüksekten Düşme nedeniyle 26 işçi; Kalp Krizi, Beyin Kanaması nedeniyle 23 işçi; İntihar nedeniyle 8 işçi; Elektrik Çarpması nedeniyle 5 işçi; Nesne Çarpması, Düşmesi nedeniyle 4 işçi; Şiddet nedeniyle 3 işçi; Patlama, Yanma nedeniyle 2 işçi; Zehirlenme, Boğulma nedeniyle 2 işçi; Kesilme, Kopma nedeniyle 1 işçi; diğer nedenlerden dolayı 21 işçi hayatını kaybetti…

Nisan ayında iş cinayetlerinin yaş gruplarına göre dağılımı şöyle:

14 yaş ve altı 3 çocuk işçi,

15-17 yaş arası 5 çocuk/genç işçi,

18-29 yaş arası 20 işçi,

30-49 yaş arası 70 işçi,

50-64 yaş arası 38 işçi,

65 yaş ve üstü 9 işçi,

Yaşını bilmediğimiz 7 işçi hayatını kaybetti…

  • Tarımda orman işçileri, sanayide ve inşaatta kayıt-dışı çalışanlar, uzun yol şoförleri; yatay kesen olarak güvencesiz çalışanlar en çok iş cinayetlerinde ölen işçilerdir.
  • İnşaatlardaki yüksekten düşmeler işkolundaki ölümlerin yüzde 33’ünü, trafik kazası taşımacılık işkolundaki ölümlerin yüzde 90’ını, ezilmeler tarımdaki ölümlerin yüzde 48’ini oluştururken, kalp krizi/beyin kanaması nedenli ölümler hemen hemen her sektörde meydana geldi.
  • İş cinayetlerinde ilk sıralarda yine İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyükşehirler var.
  • Nisan ayında 8 çocuk işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. Ölen çocukların ikisi tarım, ikisi inşaat, biri maden, biri enerji, biri genel işler ve biri konaklama işkollarında çalışıyordu.
  • İş cinayetlerinde ölenlerin 4’ü kadın işçiydi. Kadınlar tarım, tekstil ve genel işler işkollarında çalışıyordu.
  • Nisan ayında 7 göçmen işçi (üçü Afganistanlı, ikisi Suriyeli, biri İranlı, biri Türkmenistanlı) hayatını kaybetti. Göçmen işçiler tarım, metal ve inşaat işkollarında çalışıyordu.
  • Ölen işçilerin öğrenebildiğimiz kadarıyla 6’sı (yüzde 3,94) sendika üyesi, 146’sı (yüzde 96,06) sendikasız. Sendikalı işçiler metal, güvenlik, eğitim ve inşaat işkollarında çalışıyordu.

ÇOCUK İŞÇİLİĞİ

“Çocuk İşçiliğine, Çocuk Yoksulluğuna ve Çocuk İş Cinayetlerine Hayır!”

28 Nisan’da Ankara İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi olarak Ankara Tabip Odası, Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası Ankara ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Ankara Şubesi ile birlikte hazırlanan “Çocuk İşçiliğine, Çocuk Yoksulluğuna ve Çocuk İş Cinayetlerine Hayır!” başlıklı basın açıklaması yayınlandı.

Bizler; bu nedenle her 28 Nisan’da “İş Cinayetlerinde Hayatını Kaybedenleri Anma ve Yas Günü”nde iş cinayetlerine ve meslek hastalıklarına yol açan sisteme itirazımızı ve çözüm önerilerimizi dile getiriyoruz. Bu yılki gündemimiz ise çocuk iş cinayetleri ve çocuk işçilikle mücadele ekseninde çocuk yoksulluğu ve çocuk sağlığıdır.

Çocuk yoksulluğu derinleşiyor!

OECD’ye göre ülkemizde ‘şiddetli yoksulluk’ içinde yaşayan en az 6 buçuk milyon çocuk bulunuyor. Her beş çocuktan biri yeterli beslenemiyor, her dört çocuktan biri okula aç gidiyor.

Geleceğimiz olan çocuklar yardımlara muhtaç hale geldi. ‘Sosyal ve Ekonomik Destek Programı’ kapsamında yardımlardan yararlanan çocuk sayısı 172 bine dayandı.

Çocuk yoksulluğu daha fazla çocuğu çalışma hayatına itiyor!

Kayıtlı çocuk işçi sayısı 1 milyon 372 bindir. 15-17 yaş grubundaki yaklaşık her dört çocuktan biri çalışma hayatında olup, yaz aylarında okulların kapanması ve mevsimlik işlerde çalışmayla birlikte çocuk işçi sayısı 2 milyona yaklaşıyor.

Çocuk işçiliğini yaygınlaştıran en önemli neden bunun bir politikaya dönüştürülmesidir. Emek yoğun sektörlerin ucuz işgücü ihtiyacını karşılamak amacıyla daha fazla çocuk yoksulluğa itiliyor, eğitimden kopuyor ve işçileşiyor. Yasal düzenlemelerle aday çıraklık yaşının 11-12’ye düşürülmesi, Mesleki Eğitim Merkezleri’nin (MESEM) yaygınlaştırılması, çocuk çalıştıran işyerlerine finansman desteği gibi pek çok uygulamayla birlikte çocuk işçi sayısı da artıyor.

Okulda olması gereken çocuklar güvencesiz koşullarda çalışırken yaşamını yitiriyor!

Son 12 yılda en az 764 çocuk iş cinayeti gerçekleşti. Üstelik ölen çocuk işçilerin yaklaşık üçte biri 15 yaşının altındadır. 4 yaşında 5 çocuk, 5 yaşında 6 çocuk, 6 yaşında 5 çocuk çalışırken hayatını kaybetti.

İş cinayetleri son yıllarda kent merkezlerinde ve sanayi işkolunda yoğunlaşıyor. İktidarın uyguladığı ekonomik büyüme modelinin nüfusu kent merkezlerinde ve çeperlerinde toplaması, üretim bölgelerinin kentlerle iç içe geçmesi daha çok yoksul çocuğu güvencesiz ve güvensiz koşullarda işgücü piyasasına dahil ediyor.

İşçi sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınmadığı işyerleri çocuklarımıza mezar oluyor!

Çocukların sağlığı da büyük risk altındadır!

Fizyolojik ve ruhsal gelişimi henüz tamamlanmamış, erken yaşta çalışmak zorunda kalan yoksul çocuklar meslek hastalıklarıyla ve yetersiz beslenmeden kaynaklı sağlık sorunlarıyla boğuşuyor.

Ağır ve tehlikeli işkollarında güvencesiz çalışan çocuklarda:

Kas ve iskelet sistemini, solunum, dolaşım, sinir sistemini etkileyen meslek hastalıkları, mesleki maruziyet kaynaklı deri hastalıkları, kanser türleri görülürken

Aynı zamanda yoksunluk ve yoksulluk içerisinde büyüyen bu çocuklarda

Yetersiz ve sağlıksız beslenmeden kaynaklı anemiler, vitamin eksiklikleri, raşitizm, bodurluk, bağışıklık sistemi zayıflaması, bilişsel gerileme ve öğrenme güçlüğü, diş çürükleri ve diş eti hastalıkları sıklıkla karşımıza çıkıyor.

Çocuklarımıza aydınlık ve güvenli bir gelecek sunmalıyız!

Çocuk yoksulluğunu ve çocuk işçiliğini ortadan kaldırmak amacıyla sosyal adaleti güçlendiren politikalar yürürlüğe konmalıdır.

Çocuk işçilik yasaklanmalı; mesleki öğrenim çocuk gelişimine uygun bir biçimde planlanmalı ve kamusal kurallar çerçevesinde sunulmalıdır.

Eğitim her kademede parasız olmalı, müfredat laik ve bilimsel bir şekilde yeniden yapılandırılmalıdır. Çocukların okula devamı desteklenmelidir.

Okullarda ve tüm eğitim kurumlarında kalori değerleri hesaplanarak en az bir öğün sağlıklı ve ücretsiz yemek verilmelidir. Tüm çocuklar sağlık hizmetlerine eşit ve ücretsiz erişebilmelidir.

Çocuklarımızın yeri fabrikalar, şantiyeler, atölyeler değil; okullar, parklar, oyun bahçeleridir. Birileri daha çok kazansın diye çocuklarımızın ömründen ve geleceğinden çalınmasına son verilmelidir. Gelecek çocuklarındır!

AKP’nin hükümet olup ilerleyen yıllarda hızla devletin merkezinde yer alışının 23. yılındayız. Bu dönemde hayata geçirilen tarım, sanayi, eğitim ve sosyal politikalar her geçen gün daha fazla çocuğun işçileşmesini beraberinde getirdi. Diğer yandan ise sanki “çocuk işçilik” yokmuş gibi bir hava verilerek bu sorun görünmez kılınmaya çalışıldı.

Ancak çocuk işçilik gerçeğini örtemezsiniz. TÜİK verilerine göre 15-17 yaş grubundaki çocukların işgücüne katılma sıklığı 2022’de yüzde 18,7 iken 2023’te yüzde 22,1’e ve 2024’te yüzde 24,9’a yükseldi. Yani 970 bin çocuk işçi olduğu açıklandı. Ancak bu sayıya 500 bin MESEM’li çocuk, bu yaş grubunda çalışan kayıt dışı çalışan çocuklar ve 15 yaş altı çalışan çocuklar dahil değil. Bu çocukları da eklediğimizde Türkiye’de çocuk işçi sayısının 3-4 milyona ulaştığının altını çizmeliyiz.

Çocuk işçilik gerçeğini en çıplak bir biçimde ortaya seren ise iş cinayetleridir. “Son on iki yılda en az 764 çocuk, daha evvel devletin eksik tuttuğu verileri de eklediğimizde de AKP’li yıllarda en az 1000 çocuk işçi hayatını kaybetti.”

Çocuk işçiler tarım sektöründe ailesiyle birlikte mevsimlik olarak ücretli veya tarlasında çalışanlardır, çocuk işçiler haftanın bir günü okulda dört günü işyerinde olan MESEM adı altında çalışanlardır, çocuk işçiler kentlerin varoşlarında aile içi emek kapsamında ücretsiz çalışanlardır, çocuk işçiler iş öğrensin diye yaz tatilinde çalışanlardır, çocuk işçiler harçlığını kazansın diye tanıdığın yanına verilenlerdir, çocuk işçiler sokakta mendil satan veya kağıt toplayanlardır, çocuk işçiler okulu bırakıp sanayide çalışanlardır, çocuk işçiler paket servisi yapan moto kuryelerdir…

Ama çocuk işçiler sistematik olarak Türkiye kapitalizminin daha ilköğretim çağındayken bile acımasız üretim çarklarına soktuğu oyun alanlarından koparılan çocukluğunu, gençliğini ve sağlığını işyerlerinde bırakan bu ülkenin geleceğidir. Kesinlikle geçici bir olgu değil bilinçli sistematik bir ucuz emek sömürüsüdür. İşte 2025 yılının ‘Aile Yılı’ ilan edilmesinin önemli bir yönünü de bu politika oluşturmaktadır ve sermayenin uluslararası politikasıyla paralel bir eğilimin ifadesidir. En az üç çocuk çağrısı da güvencesiz emek havuzunun en önemli bileşeni olan çocuk işçiliğinin önemine vurgu yapmaktadır. Sermaye için ucuz (MESEM ile bedava) ve örgütsüz bir işçi kitlesi vazgeçilmezdir.

Tarımdan sanayi ve inşaata kayan, MESEM aracılığıyla kitleselleştirilen çocuk işçilik

Çocuk işçi ölümlerinde her ne kadar hala tarım sektörü ilk sırada yer alsa da sanayi ve inşaatlarda ölen çocuk işçi sayısı giderek artıyor. Kırsal yoksulluğun devam etmesine rağmen çocuk işçi ölümlerinin kentlere kaymasının bazı nedenleri var. Zira kırsal yoksulluk bitmediği gibi derinleşerek devam ediyor. Ne var ki, kentsel yoksulluğun derinleşmesi, özellikle MESEM’de gördüğümüz üzere ortaokullara kadar indirilen ve bizzat devlet politikalarıyla kitleselleştirilen çocuk işçilik ve tüm Anadolu kentlerinde yoğunlaşan Organize Sanayi Bölgesi gerçekliği artık çocuk işçi ölümlerini kent merkezlerine ve çeperlerine taşımış durumda.

Tarım işçisi çocuklar tamamen sosyal hayattan dışlandığı ve yerleşim merkezleri dışında hem yaşadıkları hem çalıştıkları alanda çevrelendiklerinden ötürü ölümleri devlet ve sermaye tarafından “görünmez” kılınıyordu. Oysa çocuk işçiler artık her yerde, kentlerin merkezinde, AVM’lerde, sokakta, şantiyelerde, sanayide ve OSB’lerde. Her ailede veya sülalede bir çocuk çalışıyor, her sokakta tanıdık bir çalışan çocuk var. Çocuk işçilik; eğitim, öğrenim, yetişecek eleman argümanlarıyla “meşrulaştırılmaya çalışılsa da” çocuk işçi ölümleri gizlenemiyor.

Sonuç olarak

Türkiye sanayisinin dünya pazarlarında, özellikle AB pazarında, var olmasının yegâne yolu ucuz işgücü ihracıdır. Sermaye için çocuk işçilik elzem olarak görülmektedir. Tam da bu noktada üç temel talebimiz var:

1- Çocuk işçilik yasaklanmalı, mesleki öğrenim çocuk gelişimine uygun bir biçimde planlanmalı ve kamusal kurallar çerçevesi içinde olmalıdır.

2- Eğitim her kademede parasız olmalı, müfredat bilimin ışığında ve yaşam ile bağı kuran bir şekilde yeniden yapılandırılmalıdır.

3- Yaşam alanlarımız uyuşturucu ve çeteleşmeden temizlenmeli, çocukların gelişimine uygun bir hale getirilmelidir.

Ancak bunları sistem içinde ifade etmek tek başına bir anlam ifade etmiyor. Örgütlenmek, mücadele etmek ve direnmek gerekiyor…”

Ankara İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi, Ankara Tabip Odası, Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası, Ankara ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Ankara Şubesi.

Emek.org.tr

İşçi ölümleri önlen(e)miyor! 2024 Ekim ayında 164, yılın ilk on ayında en az 1540 işçi hayatını kaybetti! İSİG Meclisi 2024 Ekim ayına ait iş cinayetleri ve nedenlerini Ekim ayı raporunda açıkladı.

Çalışma koşullarındaki denetimsizlik, iş güvenliği konularındaki önlem almama ölümlere neden oluyor.

İSİG Meclisi raporunda iş cinayetlerindeki sürekliliğe ve AKP iktidarının hegemonyasını sürdürme taktiklerine dikkat çekildi. Ortadoğu savaşları ve iktidarın kendi lehine “iç cephe”yi kuvvetlendirme politikalarının işçi sınıfının işçi güvenliği konusunda da olumsuz etkiler yarattığı ve ölümlü işçi kazaları yaşandığı vurgulandı.

Açıklamanın giriş bölümünde şu açıklamalara yer verildi.

“İç cepheyi sağlamlaştırma politikası işçi sınıfının teslim alınmasıdır
Sermaye birikiminde tıkanmadan ve değersizleşmeden orta vadede kurtulmanın yolu, düşük teknolojili üretimle-düşük ücretlerle işçi verimliliğini artırmada aranıyor. Bu strateji, OVP’deki fason vaatlere rağmen, Türkiye kapitalizminin yapısal karakterinin zorunlu sonucudur. Yüksek kâr marjını hedefleyen yüksek teknolojili üretime geçiş sancılı bir süreçtir. Bunun tek yolu ise Avrupa sermayesinin karlılığında sıçrama olmasına bağlanıyor.

Yüksek kârlılık sıçraması için daha fazla verimlilik arayışı emek sömürüsünün daha fazla yoğunlaşması demektir. Ücretlerin daha fazla baskılanması ve işçi sınıfını hareketsiz kılmak amacıyla sendikalaşmanın cezalandırılması “iç cephe”nin sınıf savaşı stratejisidir. Kuşkusuz etkiye tepki prensibi gereği baskılar işçi eylemliliklerini de artırmaktadır. Fernas Madencilik, Polonez Gıda, Akcanlar Tekstil, As Plastik, Elba Bant, Eker Süt, Befesa Silvermet, Mersen, Özel Sektör Öğretmenleri, Belediye İşçileri, TELUS İnternational, Bekaert, Tarkett Zemin Kaplama, Yemeksepeti, UNTD İnşaat, MKB Rondo, Yolbulan Metal, Tolsa, Lezita ve Türkiye’nin dört bir yanındaki işçi direnişleri ve grevleri “iç cephenin” hedefindedir.”

İSİG Meclisi işçi sınıfı çıkarları açısından örgütlenme, mücadele ve ücretlerin insanca yaşamaya yetecek seviyelere çekilmesi ve iş cinayetlerine yönelik önlemlerin alınarak iş cinayetlerindeki sorumluların yargılanması gerektiği anlatıldı.

Ekim ayında en az 164 iş cinayeti…
Yüzde 62’sini ulusal basından; yüzde 38’ini ise işçilerin mesai arkadaşları, aileleri, iş güvenliği uzmanları, işyeri hekimleri, sendikalar ve yerel basından öğrendiğimiz bilgilere dayanarak tespit ettiğimiz kadarıyla Ekim ayında en az 164, yılın ilk on ayında en az 1540 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti.

Ekim ayında iş cinayetlerinin işkollarına göre dağılımı ve açıklamaları şöyle:

İnşaat, Yol işkolunda 49 işçi; Tarım, Orman işkolunda 30 emekçi (18 işçi ve 12 çiftçi); Taşımacılık işkolunda 18 işçi; Ticaret, Büro, Eğitim, Sinema işkolunda 8 işçi; Konaklama, Eğlence işkolunda 8 işçi; Gıda, Şeker işkolunda 7 işçi; Metal işkolunda 6 işçi; Savunma, Güvenlik işkolunda 6 işçi; Madencilik işkolunda 5 işçi; Enerji işkolunda 5 işçi; Gemi, Tersane, Deniz, Liman işkolunda 5 işçi; Belediye, Genel İşler işkolunda 5 işçi; Petro-Kimya, Lastik işkolunda 2 işçi; Çimento, Toprak, Cam işkolunda 2 işçi; Ağaç, Kâğıt işkolunda 1 işçi; Sağlık, Sosyal Hizmetler işkolunda 1 işçi; Elimizdeki veriler ışığında çalıştığı işkolunu belirleyemediğimiz 6 işçi hayatını kaybetti…

  • İş cinayetlerine sektörel olarak bakarsak inşaatta 49 işçi, sanayide 46 işçi, hizmette 39 işçi ve tarımda 30 işçi hayatını kaybetti…
  • Ölümlerin temel nedeni güvencesiz çalıştırmanın (uzun çalışma saatleri, az işçiyle aynı işi yapma, İSİG önlemlerinin alınmaması, sendikal örgütlenmenin önüne konulan engeller) yatay olarak bütün işkollarını kesmesi.
  • Diğer yandan ölen işçilerden tespit edebildiğimiz kadarıyla 4’ü sendika üyesi, 160’ı sendika üyesi değil.
  • Bu ay göçmen işçi ölümlerinde de büyük bir artış söz konusu. 18 göçmen işçi (10 Suriyeli, 3 Afganistanlı, 2 Türkmenistanlı, 1 Çinli, 1 Iraklı, 1 İranlı) hayatını kaybetti. Göçmen işçilerin 6’sı inşaat, 5’i tarım, 2’si gıda, 2’si ticaret, 1’i metal, 1’i enerji ve 1’i gemi işkolunda çalışıyordu.
  • İş cinayetlerinde ölenlerin 11’i kadın işçiydi. Kadınların 4’ü tarım, 3’ü gıda, 2’si güvenlik, 1’i genel işler ve 1’i belirleyemediğimiz bir işkolunda çalışıyordu.

Ekim ayında iş cinayetlerinin nedenlerine göre dağılımı şöyle:

Yüksekten Düşme nedeniyle 31 işçi; Kalp Krizi, Beyin Kanaması nedeniyle 30 işçi; Trafik, Servis Kazası nedeniyle 24 işçi; Ezilme, Göçük nedeniyle 21 işçi; Şiddet nedeniyle 15 işçi; Patlama, Yanma nedeniyle 14 işçi; Elektrik Çarpması nedeniyle 8 işçi; İntihar nedeniyle 7 işçi; Zehirlenme, Boğulma nedeniyle 4 işçi; Nesne Çarpması, Düşmesi nedeniyle 2 işçi; Kesilme, Kopma nedeniyle 1 işçi; Diğer nedenlerden dolayı 7 işçi hayatını kaybetti…

  • Bu ay iş cinayetlerinin ilk sıradaki nedeni yüksekten düşmeler. Bu ölümlerin yüzde 80’i de inşaatlarda meydana geldi. Uygun iskelelerin, korkulukların, emniyet kemerinin vb. olmaması bu ölümlerin temel nedenlerini oluşturuyor.
  • İş cinayetinin meydana geldiği 16 işkolundan 12’sinde kalp krizi, beyin kanaması nedenli ölümler var. Kendi alanımızdan baktığımızda bu ölümlerde fazla çalışma ve çalışma ortamı gibi nedenlerin araştırılması gerekiyor.

Yaşını bilmediğimiz 12 işçi hayatını kaybetti…

  • Ekim ayında dört çocuk işçinin ölümüyle beraber bu yılın ilk on ayında ölen çocuk işçi sayısı 61’e ulaştı.
  • Emekli maaşlarının yetmemesi, EYT ve emeklilikte adalet tartışmaları devam ederken 50 yaş ve üstü ölen işçilerin sayısı en az 49. Yani Ekim ayında ölen neredeyse her üç işçiden biri emekli/emeklilik çağında/yaşlı.

2024 yılının Ekim ayında iş cinayetlerinde hayatını kaybeden 164 işçiyi saygıyla anıyoruz…”

(Kaynak İSİG Meclisi 6 Kasım 2024 tarihli raporu)

Emek.org.tr

 

İSİG Meclisi Açıkladı: Ağustos ayında 179 işçi hayatını kaybetti

İSİSG Meclisi raporuna göre, ağustos ayında en az 179, yılın ilk sekiz ayında en az 1201 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti.

Rapor, öne çıkan işçi sağlığı ve iş güvenliği sorunları ve Ağustos ayı iş cinayetlerine yer verirken, önümüzdeki dönemde İSİG mücadelesi programı kapsamındaki açıklama da yer aldı.

Ağustos ayında en az 179 iş cinayeti…

  • Mevsimlik tarım işçiliği, çobanlık ve besicilik yapan 4 çocuk, inşaat işçisi 2 çocuk ve otel işçisi 1 çocuk olmak üzere bu ay en az 7 çocuk işçi hayatını kaybetti. Tabi bir de yaralanan onlarca çocuk var. Çocuk işçi ölümleri artarak devam ediyor. Çocuk işçiliğe birkaç gün içinde çıkaracağımız raporda ayrıntılı olarak değineceğiz.
  • 18-25 yaş grubundaki genç işçi ölümlerinde de artış sürüyor. Genç işçi ölümleri özellikle sanayide yoğunlaşıyor. Diğer genç işçi ölümleri ise inşaat işçiliği, moto kuryelik, mevsimlik tarım ve sokakta çalışma gibi işkollarında/ mesleklerde.
  • Ağustos ayında da en çok işçi ölümü, en güvencesiz ve örgütsüz işkolları olan inşaat, tarım ve taşımacılıkta meydana geldi. Ancak maden işkolunda da Zonguldak’ın TTK ve ‘kaçak’ işletmelerinden Muğla, Mardin, Osmaniye, Kütahya gibi şehirlerimizdeki özel işletmelere kadar yaygın bir alanda işçi ölümlerinin gerçekleştiğini ve 2024 yılında madenlerin alarm verdiğini söylemeliyiz. Yine tersanelerde Aliağa, Tuzla ve Yalova’da iş cinayetleri oldu. Bu ay 6 arkadaşımızı daha kaybetmemiz sonucu moto kurye ölüm sayısı 2024 yılında 37’ye ulaştı.
  • Sektörel olarak baktığımızda 63 işçi sanayi, 47 işçi inşaat, 39 işçi tarım ve 30 işçi hizmet sektöründe hayatını kaybetti. Özellikle bu yıl sanayi sektöründe işçi ölümlerinin hızlı bir artış gösterdiğini belirtmek istiyoruz.
  • Basit önlemler ve az maliyetle önlenebilecek ölümler sürüyor. 28’i inşaatta olmak üzere 41 işçi yüksekten düştü. Yine 6’sı inşaat olmak üzere 15 işçiyi elektrik çarpması sonucu kaybettik. Bu durum önlemsizliğin, denetimsizliğin ve kuralsızlığın da bir göstergesi.
  • Meslek hastalığı sonucu ölümler iş kazası! sonucu ölümlerin beş katı civarında ama bu ölümlerin tamamı gizleniyor. Bu yüzden raporlarımızda meslek hastalığı sonucu ölümler neredeyse yok. Ağustos ayında meslek hastalığı sonucu iki iş cinayeti tespit ettik. Birincisi, 40 yaşındaki Yunus Kamacı, 2000’li yılların başında Esenyurt’ta ‘merdiven altı’ kot kumlama atölyesinde çalışırken silikozise yakalanmıştı, yıllardır tedavi görüyordu, İstanbul (Çapa) Tıp Fakültesi Hastanesi’nde hayatını kaybetti, iki çocuk babası, Bingöl Karlıovalı. İkincisi ise 30 yaşındaki Tolga Karagöl, deniz işçisi, Senegal’de bir gemide çalıştıktan sonra kontratının bitmesi üzerine memleketi Ordu Perşembe’ye döndü, gribal belirtilerle fenalaşarak hastaneye kaldırıldı, çalışırken yakalandığı sıtma nedeniyle hayatını kaybetti, Fatsa Denizcilik Meslek Lisesi 2008 Makine Mezunu, bir çocuk babası.
  • Son olarak ‘saklanan ve duyulsa da görünmez kılınmaya çalışılan’ işçi ölümlerine dikkat çekmek istiyoruz:

Birincisi, Sibel Turan, 45-50 yaşlarında, İstanbul Bahçelievler Prof. Dr. Mümtaz Turhan Sosyal Bilimler Lisesi Müdür Başyardımcısı, Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni, okulun konferans salonunda yapılacak olan Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli tanıtım toplantısı için perdedeki arızayı gidermeye çalışırken bastığı yerin alçıpan olması sebebiyle 10 metre mesafeden sahneye düştü.

İkincisi, Zeynep Yılmaz, 29 yaşında, Malatya Battalgazi Yüzüncü Yıl Okulları’nda Müzik Öğretmeni, Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası’nın açıklamasına göre hamile olması nedeniyle sözleşmesi bittiği gerekçe gösterilerek işten çıkarıldı, girdiği bunalım sonucu intihar ederek yaşamına son verdi.

Üçüncüsü, Nilüfer Altıner, 49 yaşında, Aydın Didim’de ilçe belediyesi sosyal market görevlisi, yerel ve ulusal basında yer alan haberlere göre seçim sonrası emekliliğine iki ay kala park ve bahçeler müdürlüğüne gönderildi, engelli kadrosundan çalışıyordu, tek böbrekli olduğu için yaklaşık 44 derece sıcakta park ve bahçelerde çalışmakta zorlandı, birkaç defa Belediye Başkanı ile görüşerek tek böbrekle güneş altında çalışmakta zorlandığını belirtip kendisinden yardım istedi, reddedilince avukatlara gidip hukuk desteği istedi, bu yaşadıkları nedeniyle intihar ederek yaşamına son verdi.

Soruyoruz, neden öldüler ve ölümlerinin sorumlusu kim?

…   …   …

Önümüzdeki dönem İSİG mücadelesi

Gerek kendi içimizde gerek sosyal medyadan paylaşıp en geniş kesimlere ulaşarak, geçen yıl oluşturduğumuz kolektif programı ve pratiğini değerlendirdik. Böylece İSİG mücadelesindeki eksikliklerimizi görmeye ve önümüzdeki dönemin temel halkalarını kavramaya çalıştık. Bu noktada:

Yoksullaştırma, işçileştirme, iş cinayetleri rejimi kıskacında İSİG mücadelesi önümüzdeki dönem;

  • Başta MESEM olmak üzere çocuk işçiliğine karşı mücadelede rapor çıkarmadan yerellerde çocuk işçiliğin yasaklanması platformlarının oluşturulmasına, kampanyalar örülmesine kadar sistematik adımlar atılması,
  • Genç işçilerin işçi sağlığı sorunlarının görünür kılınması mücadelesinin verilmesi, bir genç işçiler forumu düzenlenmesi ve genç işçilerin örgütlülüklerinin desteklenmesi,
  • İş cinayetleri raporlarımız gibi temel araçlarımızın sürekliliğinin devamlılığı,
  • Göçmen, kadın, yaşlı işçi emeğinin korunması mücadelesinde raporların çıkarılması,
  • İşyeri intiharları, direnişlerle dayanışma, meslek hastalıkları gibi spesifik raporların çıkarılması,
  • Bu noktada gerek alanda yapılan basın açıklamalarının artırılması gerek söyleşi ve panellerin organize edilmesi,
  • Bağımsız çizgimizin korunması, emek örgütleriyle ve basınla bağlarımızın bu hareket noktaları üzerinden güçlendirilmesi vb.

Yukarıda ifade ettiğimiz adımların genel İSİG mücadelesinin ekseni olarak belirlenmesi ve yereldeki faaliyetlerin buna bağlı olarak organize edilmesi önümüzdeki dönem programını oluşturmaktadır…

Yaşamak ve yaşatmak için direnmek zorundayız…

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi

Ağustos ayı iş cinayetleri

2024 yılı Ağustos ayında 179 iş cinayeti olmuştur.

Ağustos ayında iş cinayetlerinin işkollarına göre dağılımı şöyle

 

Ağustos ayında iş cinayetlerinin nedenlerine göre dağılımı şöyle:

Ağustos ayında iş cinayetlerinin yaş gruplarına göre dağılımı ise şöyledir:

14 yaş ve altı 3 çocuk işçi,

15-17 yaş arası 4 çocuk/genç işçi,

18-29 yaş arası 38 işçi,

30-49 yaş arası 80 işçi,

50-64 yaş arası 38 işçi,

65 yaş ve üstü 9 işçi,

Yaşını bilmediğimiz 7 işçi hayatını kaybetti…

(Kaynak: İSİG Meclisi 2024 Ağustos Raporu)

Emek.org.tr

Gençlerimiz yoksulluk, güvencesizlik ve geleceksizlik kıskacında…

Son 11 yılda 2500 genç işçi hayatını kaybetti

İSİG Meclisi, genç işçilerin son 11 yıllık iş cinayetlerindeki can kayıplarını açıkladı.

Rapor açıklamasında, raporu 11 Mayıs 2024 Cumartesi günü Balıkesir Karesi’de önünü kesen kişi tarafından öldürülen Balıkesir Üniversitesi Turizm Rehberliği Bölümü öğrencisi 20 yaşındaki motokurye Ata Emre Akman şahsında tüm genç işçilere adadı.

Raporda 19 Mayıs yıldönümüne de dikkat çekerek gençliğin işçilik ve işsizlik koşullarına yoksulluklara vurgu yapıldı.

“Bugün 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı… Geleceğimiz dediğimiz gençlerimiz, sağlıklı ve güvenli yaşaması, okuması, çalışması gerekirken; yoksulluk, güvencesiz işçilik, şiddet ve iş cinayetleri cenderesi altındalar. Özellikle AKP döneminde hayata geçirilen tarım, sanayi, eğitim ve sosyal politikalar gençlerin geleceğini ellerinden aldı ve sermaye için ucuz işgücü haline getirdi…

2013 yılında en az 193 genç işçi, 2014 yılında en az 226 genç işçi, 2015 yılında en az 222 genç işçi, 2016 yılında en az 233 genç işçi, 2017 yılında en az 232 genç işçi, 2018 yılında en az 225 genç işçi, 2019 yılında en az 206 genç işçi, 2020 yılında en az 202 genç işçi, 2021 yılında en az 174 genç işçi, 2022 yılında en az 252 genç işçi, 2023 yılında en az 260 genç işçi ve 2024 yılının ilk dört ayında en az 75 genç işçi olmak üzere;

2013-2024 yılları döneminde “en az” 2500 genç işçi hayatını kaybetti…

Genç işçi” kavramı üzerine

Gençler (genç işçiler), uluslararası ve ulusal kurumlar tarafından farklı yaş gruplarına (12-24, 15-24, 15-25 yaş gibi) ayrılabiliyorlar. İSİG Meclisi olarak bizler bu ayrımları göz önüne alıyoruz. Yine ülkemizde yasalar tarafından “15 yaşını tamamlamış, ancak 18 yaşını tamamlamamış kişi genç işçidir” tanımını güncel olarak ve uzun vadede istisnalar, çalışma hakları, sosyal güvenceleri gözeterek unutmuyoruz. Ancak yine uluslararası ve ulusal yasaları ve sözleşmeleri de göz önüne alarak 18 yaşını doldurmamış toplumun her üyesini “çocuk” ve çalışanları da “çocuk işçi” olarak nitelendiriyoruz.

Bu ve benzeri gerekçelerle raporumuzda genç işçi kavramını “18-25 yaş grubu” için kullanacağız. (15-17 yaş grubu gençler için değerlendirmelerimizi çocuk işçi iş cinayetleri raporunda okuyabilirsiniz) Bazı mesleklerde 25 yaş da yukarı çekilebilir ama raporda bir sınır da koymak zorundayız. 12 yılı aşkın mücadele sürecimizde genç işçilerle ilgili ilk çalışmamız olduğu için raporumuz tablolarımızı kısa yorumlama ile sınırlı kalacak. Umuyoruz ki önümüzdeki dönem genç işçilerle ilgili İSİG mücadele başlığını derinleştirebiliriz.

2013-2024 yılları döneminde Genç İşçi iş cinayetlerinin işkollarına göre dağılımı şöyle:

  • İstihdam dağılımına baktığımızda genç işçi ölümlerinin yüzde 93’ünü ücretliler oluşturuyor. Bu durum geçmiş yıllara göre bugün gençlerin ücret dışında bir gelir sahibi olmadığını ve yaşamak için çalışmak (İSİG tabiriyle çalışmak için yaşamak) zorunda olduklarını gösteriyor.
  • Sektörel dağılıma baktığımızda genç işçi ölümlerinin yüzde 34’ünü sanayi, yüzde 27’sini inşaat, yüzde 22’sini hizmetler ve yüzde 17’sini tarım oluşturuyor. Genç işçi ölümlerinin başta metal, maden, enerji olmak üzere sanayide yoğunlaştığını görüyoruz. Yine şehirleşmenin bir sonucu olarak inşaaatlarda ve hizmetlerde genç işçi ölümleri artıyor. Çocuk işçi ölümlerinin yarısından fazlasını oluşturan tarımdaki ölümler ise bu yaş grubunda giderek düşüş eğilimi gösteriyor.
  • İşkolları açısından baktığımızda ise son yıllarda dikkat çekilmesi gereken işkolu “konaklama”. Son beş yıldır (özel olarak moto kurye mesleğinin artışının yanısıra) bu işkolunda güvencesizlik temelinde yaşanan kitlesel işçileşmenin bir sonucu bu.

  • Özellikle tarım ve taşımacılık nedenli trafik ve servis kazası, inşaat nedenli yüksekten düşme ve sanayi işkollarından dolayı ezilme öne çıkıyor. Ancak elektrik çarpması gibi çok ucuza önlemler ile engellenebilecek ölümlerin oransal olarak bu kadar fazla olması keza benzer şekilde zehirlenme ve boğulmaların çokluğu, genç işçilerin çalışma koşullarına dair (aşırı-yoğun-fazla çalışma, önlem ve denetimsizlik) zemini ortaya koyuyor.

2013-2024 yılları döneminde Genç İşçi iş cinayetlerinin yaşlara göre dağılımı şöyle:

18 yaşında 205 genç, 19 yaşında 279 genç, 20 yaşında 288 genç, 21 yaşında 231 genç, 22 yaşında 318 genç, 23 yaşında 350 genç, 24 yaşında 342 genç ve 25 yaşında 487 genç işçi hayatını kaybetti…

  • 18 yaşında ölen genç işçileri (18 yaşını tamamlamış) olarak değerlendiriyoruz (Bazı işçiler 18 yaşını doldurmamış “çocuk işçi” olabilir. Ancak kimlik bilgilerini tam olarak öğrenemiyoruz)
  • Tersi bir durum da 25 yaş için olabilir. Bu yaş için tespit ettiğimiz işçilerin bir kısmı 26 yaşında olabilir ama benzer bir nedenle 25 yaş olarak değerlendiriyoruz.

2013-2024 yılları döneminde Genç İşçi iş cinayetlerinin cinsiyetlere göre dağılımı şöyle: 214 kadın ve 2286 erkek işçi hayatını kaybetti…

  • Genç kadın işçiler yoğunlukla mevsimlik tarımda, gıda-kimya-tekstil gibi sanayi işkollarında, market-büro-lokanta gibi hizmetlerde, sağlık alanında ve genel işler işkollarında çalışıyordu.

2013-2024 yılları döneminde 260 göçmen Genç İşçi hayatını kaybetti. Bu işçilerin geldikleri ülkelere bakarsak:

134’ü Suriyeli, 80’i Afganistanlı, 10’i Türkmenistanlı, 6’sı Özbekistanlı, 5’i İranlı, 4’ü Iraklı, 3’ü Azerbaycanlı, 3’ü Ukraynalı, 2’si Pakistanlı, 2’si Gürcistanlı, 1’i Kırgızistanlı, 1’i Kolombiyalı, 1’i Macaristanlı, 1’i Moldovyalı, 1’i Nepalli, 1’i Nijeryalı, 1’i Rusyalı, 1’i Sudanlı, 1’i Venezuelalı, 1’i Zimbabveli…

  • Genç işçilerde göçmenlerin ölüm oranı genel iş cinayetlerinin iki katıdır. Ayrıca çocuk işçilerdeki Suriyelilerin dışında başta Afganistan olmak üzere birçok ülkeden gelen göçmen işçi ölümleri vardır. Bu durum Türkiye işçi sınıfının bugün ve geleceğine dair örgütlenmesinde önemli bir duruma işaret etmektedir.
  • Göçmen genç işçi ölümleri mevsimlik tarım, gıda-tekstil-metal gibi sanayi işkolları, inşaat, konaklama ve genel işler işkollarında yoğunlaşıyor.

2013-2024 yılları döneminde iş cinayetlerinde ölen Genç İşçilerin 84’ü (yüzde 3,36) sendikalı işçi, 2416’sı ise (yüzde 96,64) sendikasız. Sendikalı işçilerin 63’ü maden, 10’u metal, 3’ü kimya, 3’ü güvenlik, 1’i tekstil, 1’i eğitim, 1’i enerji, 1’i sağlık ve 1’i belediye işkolunda çalışıyordu…

  • Genç işçi ölümlerindeki sendikalılık oranı genel iş cinayetlerinde ölen sendikalıların oranının yarım katı. Bu durum sendikal örgütlenmenin yeni işçileri daha az koruyabildiği tartışmasını da beraberinde getirmektedir.

2013-2024 yılları döneminde Türkiye’nin 81 şehrinin tamamında ve yurtdışında “az sayıda” (kısa vadeli çalışmak için gidilen veya Türkiye menşeili şirketlerde çalışan) Genç İşçi iş cinayeti tespit etmiş durumdayız:

317 ölüm İstanbul’da; 107 ölüm Antalya’da; 102 ölüm İzmir’de; 97 ölüm Konya’da; 94 ölüm Manisa’da; 85 ölüm Ankara’da; 80 ölüm Gaziantep’te; 75 ölüm Şanlıurfa’da; 69 ölüm Adana’da; 67 ölüm Kocaeli’nde; 56 ölüm Muğla’da; 55 ölüm Samsun’da; 54 ölüm Bursa’da; 48 ölüm Kayseri; 45’er ölüm Denizli ve Hatay’da; 42 ölüm Sakarya’da; 41’er ölüm Aydın ve Mersin’de; 38 ölüm Kahramanmaraş’ta; 37 ölüm Tekirdağ’da; 32 ölüm Zonguldak’ta; 31 ölüm Mardin’de; 30’ar ölüm Malatya, Sivas ve Şırnak’ta; 29 ölüm Van’da; 28 ölüm Adıyaman’da; 25 ölüm Afyon’da; 24’er ölüm Artvin, Bartın, Eskişehir, Isparta ve Trabzon’da; 22’şer ölüm Balıkesir ve Ordu’da; 21 ölüm Aksaray’da; 20 ölüm Giresun’da; 19 ölüm Siirt’te; 18’er ölüm Batman, Bolu, Diyarbakır ve Nevşehir’de; 17 ölüm Karabük’te; 16 ölüm Düzce ve Elazığ’da; 15 ölüm Bilecik’te; 14’er ölüm Kırşehir ve Tokat’ta; 13’er ölüm Çorum, Erzincan, Kırıkkale ve Rize’de; 12’şer ölüm Çanakkale, Karaman, Kastamonu ve Kütahya’da; 11’er ölüm Hakkari, Kars, Niğde ve Uşak’ta; 10’ar ölüm Bingöl, Burdur ve Yalova’da; 9’ar ölüm Ağrı, Osmaniye ve Sinop’ta; 8’er ölüm Erzurum ve Kırklareli’nde; 7’şer ölüm Bitlis, Çankırı ve Edirne’de; 6 ölüm Amasya’da; 5’er ölüm Ardahan, Gümüşhane, Muş ve Yozgat’ta; 4 ölüm Bayburt’ta; 3’er ölüm Iğdır ve Tunceli’de; 2 ölüm Kilis’te; 10 ölüm Yurtdışında meydana geldi.

  • İstanbul başta olmak üzere İzmir, Konya, Manisa, Ankara, Gaziantep, Adana ve Kocaeli’nde sanayi; yine İstanbul başta olmak üzere Antalya, Ankara, Muğla, Samsun vb. hemen her şehirde inşaat; İzmir, Konya, Manisa, Şanlıurfa başta olmak üzere tarım ve her şehirde hizmetler işkolunda genç işçiler hayatlarını kaybetmektedir.
  • Diğer yandan çalışmak için başka bir şehre göç eden genç işçiler ise tespit edebildiğimiz kadarıyla başta şu şehirlerden gelmekte: Van, Diyarbakır, Elazığ, Erzurum, Ordu, Kars, Mardin, Şanlıurfa, Batman, Çorum, Samsun ve Tokat.” (kaynak İSİG Meclisi raporu)

Emek.org.tr