ERDOĞAN AÇLIK GREVLERİ YORUMUNU İLERİYE GÖTÜRDÜ: CİĞER YİYORLAR!

Salı günleri gerçekleşen AKP grup toplantısında konuşan Recep Tayyip Erdoğan, açlık grevlerine ilişkin tartışma yaratacak yeni yorumlar getirdi. Ölümlerin durdurulması ve taleplerin değerlendirilip çözüme kavuşturulması noktasında duyarsız davranmakla eleştirilen Erdoğan, sözlerini ileriye taşıdı. 2 hafta önce ‘ içeride her şeyi yiyorlar’ sözleriyle toplumsal vicdanını sızlatan ifadeler kullanan Erdoğan bu kez de ‘ciğer yiyorlar’ dedi

Salı günleri gerçekleşen AKP grup toplantısında konuşan Recep Tayyip Erdoğan, açlık grevlerine ilişkin tartışma yaratacak yeni yorumlar getirdi. Ölümlerin durdurulması ve taleplerin değerlendirilip çözüme kavuşturulması noktasında duyarsız davranmakla eleştirilen Erdoğan, sözlerini ileriye taşıdı. 2 hafta önce ‘ içeride her şeyi yiyorlar’ sözleriyle toplumsal vicdanını sızlatan ifadeler kullanan Erdoğan bu kez de ‘ciğer yiyorlar’ dedi.

erdogan-aclik-grevleri-yorumunu-ileriye-goturdu-ciger-yiyorlar

Salı günleri gerçekleşen AKP grup toplantısında konuşan Recep Tayyip Erdoğan, açlık grevlerine ilişkin tartışma yaratacak yeni yorumlar getirdi. Ölümlerin durdurulması ve taleplerin değerlendirilip çözüme kavuşturulması noktasında duyarsız davranmakla eleştirilen Erdoğan, sözlerini ileriye taşıdı. 2 hafta önce ‘ içeride her şeyi yiyorlar’ sözleriyle toplumsal vicdanını sızlatan ifadeler kullanan Erdoğan bu kez de ‘ciğer yiyorlar’ dedi.

Grup toplantısındaki konuşmasında açlık grevlerindeki tutukluların taleplerin ‘yerine getirilmekte’ olduğunu ileri sürdü. Siyasi tutuklulara destek için BDP milletvekillerinin de açlık grevinde oluşuna değindi ve şunları söyledi ‘Kendileri de şimdi rejime başlamışlar. Başlasınlar, bazılarının ihtiyacı vardı zaten ancak başlar başlamaz hemen biri diğerine ciğeri uzatıyor. Görmüşsünüzdür fotoğraflarını. Durun yahu daha yeni başladınız! Hapishanelerdeki gençlerden ellerini çeksinler, insanı yaşat ki, devlet yaşasın bizim anlayışımızdır.’ Açlık grevlerinin talepleri arasında yer almamasına rağmen ‘operasyonların durdurulması’ talebinin de grevin amaçları arasında değerlendiren Erdoğan sözlerine şöyle devam etti: ‘Siyasetçinin işi açlık grevi yapmak, yapana destek olmak değildir. Bunlar bugüne kadar bataklığın içinde gezinmeye alışmış. Kalkmışlar ‘inkâr ve ret politikaları sona ersin’ diyorlar. Ak Parti iktidarı bunları zaten sona erdirmiştir ve böyle bir problemi yoktur. Anadilde savunma hakkının tanınacağını kongremizde söylemiştik. ‘Operasyonlar dursun’ diyorlar, onlar silah bırakmadıkça operasyonlar bitmez.’

ERDOĞAN: ‘ŞARK KURNAZLIĞINA KARNIMIZ TOK’

Açlık grevlerinin  ‘dışarıdan desteklerle kampanyalara dönüştürüldüğünü’ ileri süren başbakan, grevlerin sorumlusu olarak Kandil ve BDP’yi gösterdi ve ekledi: ‘Ucuz hesaplara giriyorlar. Bizim bu şark kurnazlığına karnımız tok.’

‘ŞANTAJA GELMEYİZ’

Başbakan Erdoğan, cezaevindeki siyasi tutukluların taleplerine atıfta bulunarak, ‘Açlık grevindekilerin amacının taleplerin karşılanması değil kaos oluşturmaktır. Kendileriyle ilgili olmayan şeyleri gündeme taşıyorlarsa bu şantajdır ve şantaja gelmeyiz’ dedi ve medyayı da ‘açlık grevlerine oksijen vermek’ ile suçladı.

Başbakan R.T. Erdoğan’ın açlık grevleriyle ilgili benzeri açıklama ve tavırlarını, psikolog gözüyle Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji bölümü Yrd. Doçent Dr. Esra Mungan değerlendirdi. Mungan’ın Özgür Gündem Gazetesi forum köşesinde yayınlanan yazısını aktarıyoruz.

“Başbakan ahlaken en dehşet verici noktada”

Yrd. Doç. Dr. Esra Mungan

Başbakan’ın tarzı son derece korkutucu.

Bizim bilimimiz açısından değerlendirdiğimizde Başbakan’ın, Kürt siyasi hareketinin içindeki insanlara artık insan olarak bakmadığı tespitini yapmak istiyorum. Sosyal bilimler “ötekileştirme” tabirini sıkça kullanır ama ben bu konuda daha sert bir tabir kullanma ihtiyacındayım; çünkü öteki yine de ötekileştirenin gözünde her şeye rağmen insandır. Ne yazık ki ben artık Başbakan’ın Türkiye’de temel hakları için mücadele eden, susmayan Kürtlere ve onlara destek verenlere artık nesne olarak baktığı kanaatine yaklaştım.

Bu, insanın, zihinsel sürecinde varabileceği ahlaken en dehşet verici, en ürkütücü noktadır. 

Geçmişteki katliamlara ve onları önceleyen söylemlere bakıldığında, örneğin etnik, dini, cinsel kimlik veya cinsel yönelim açısından hedef haline gelen grupların üyelerine karşı kitleleri harekete geçirmek isteyenlerin hep, çeşitli yollarla, o insanları önce “nefret öznesi” sonra da “nefret nesnesi” haline getirdiğini görüyoruz. Bunu somutlaştırmak üzere 2006 yılında yayımlanan bir araştırmadan söz etmek istiyorum. Söz konusu araştırmada bir grubu nefret nesnesi haline getirilmiş kişilere hem kendi gruplarından hem de nefret nesnesi olarak baktıkları gruptan insan resimleri gösterilir ve beyin aktivasyonları incelenir. Psikolog ve nörobilimcileri dehşete düşüren bulgu şu olur; bu kişiler, nefret nesnesi olarak gördükleri gruba ait insanların resimlerine baktıklarında, beyinlerinin “insan algılama” bölgesi hemen hiç aktive olmaz. Bir insan veya insanlar topluluğunu nesneye çeviren birinin ağzından çıkanları kulaklar duymak istemez, o derecede korkunçlaşabilir söylenenler…

Akademi dünyasının tepkisi

Açlık grevinde olan tutuklulara destek için son derece kısa bir süre içinde 58 farklı üniversiteden toplam 246 akademisyenin imzası toplanabildi. Söz konusu metnin ne kadar doğrudan, lafı dolandırmayan, sorunun adını koyan bir metin olduğu düşünüldüğünde bu çok ciddi bir sayıdır. Kürt meselesinde akademi dünyası hep çok çekingen davranmıştır. Bu çekingenliğin belki ilk kırılımı, Prof. Dr. Büşra Ersanlı’nın ve yoğun sayıdaki üniversite öğrenci tutuklamaları sonrasında akademik dünyada başlatılan ulusal ve uluslararası dayanışma oldu. Burada özellikle “GIT Türkiye” ve “Öğrencime Dokunma” platformları akademik dünyayı dürten platformlar olmuştur. “Akademisyenler Deklarasyonu” ise bu cesur çıkışı daha da cesur bir noktaya taşımıştır. Giderek sesi daha çok çıkan, olup bitenlere suskun kalmayan bir akademiye doğru gidebileceğimizin ilk emarelerini görmeye başladığımı söyleyebilirim.”   13.11.2012 – Özgür Gündem Gazetesi

Yrd. Doç. Dr. Esra Mungan

 Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Bölümü

İlgini çekebilecek diğer içerikler