Cumartesi Anneleri, bu kez Özgür Gündem gazetesi çalışanı Ferhat Tepe için bir araya geldi. Tepe’nin dosyasını açıklayan kayıp yakınları, “Tepe ve gözaltında kaybedilen, katledilen tüm gazeteciler için, kayıplar için hakikat ve adalet için, özgür basın istiyoruz” dedi
436. kez Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelen Cumartesi Anneleri, Ferhat Tepe’nin akıbetini sordu, sorumluların yargılanmasını talep etti.
Ferhat Tepe, 1990’lı yıllarda Özgür Gündem gazetesinin Bingöl muhabiriydi. Faili meçhul cinayetlerin, işkencelerin yoğun yaşandığı yıllarda Bingöl’de yaşanan insanlığa karşı işlenen suçların izini süren Tepe, 28 Temmuz 1993’te evinden çıkarken sivil giyinimli ve telsizli 3 kişi tarafından kaçırılarak katledilmişti. Kaçırıldıktan sonra dönemin DEP İl Başkanı olan babası İshak Tepe’yi arayanlar, oğlunun hayatına karşılık DEP il örgütünü kapatması gerektiğini söyleyip fidye istedi. Baba Tepe, telefondaki sesin, daha önce şahitler karşısında kendisini tehdit eden Tuğgeneral Korkmaz Tağma’ya ait olduğunu açıkladı.
Kaçırıldıktan 13 gün sonra Ferhat Tepe’nin bedeni Elazığ Kimsesizler Mezarlığı’nda bulundu. Otopsi dahi yapmayan resmi makamlar, Tepe’nin evinden 400 km uzaklıktaki Hazar Gölü’ne yüzmeye gittiğini ve orada boğulduğunu açıkladı. 14 kişi ise Tepe’ye işkence yapıldığı yönünde tanıklık etmesine rağmen başvurular sonuçsuz kaldı.
Tepe’nin avukatı İHD Tatvan Temsilcisi Şevket Özdemir davayı bırakması için tehdit edildi. Reddedince bürosuna giderken kaçırılarak katledildi.
Cumartesi Anneleri’nin eylemi sırasında Özgür GÜndem gazetesi editörlerinden Bayram Balcı ve Sedat Yılmaz, Hasan Ocak’ın ağabeyi Ali Ocak, Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız ve Rıdvan Karakoç’un kardeşi Hasan Karakoç konuştu.
Eylem sırasında konuşan BDP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel ise, Ferhat Tepe ve diğer insanların kaybedilmesi ve katledilmesinin Türkiye’nin bir ayıbı olduğunu belirtti. Bu ayıbın telafi edilmesi için verdikleri Meclis Araştırma Komisyonu kurulması talebine yanıt verilmelidir diyen Tuncel, “Bugün bir çözüm sürecinden bahsediliyorsa, zihniyet değişmeli. Bir an önce hakikat, adalet ve yüzleşme komisyonları kurulmalı” dedi.
Eylemde, oğullarını mezarı başında anmak için Bitlis’te olan Ferhat Tepe’nin annesi Zübeyde ve babası İshak Tepe’nin gönderdiği mektup okundu.
Mektupta şu ifadeler yer alıyor: “Ferhat’la birlikte yemek yiyeceğimiz masa o günden beri kurulu duruyor. Ferhat’ın tabağı, kaşığı hala masada. Elbiseleri yarın gelecekmiş gibi askıda. 20 yıldır gömleğini kokluyoruz. O bizim canımızdı, kopardıkları çiçeğimizdi. Yokluğu bizim için dün gibi…
Dövülen, tutuklanan gazetecileri görünce içimiz parçalanıyor. Oğlumun katillerinin ne kadar peşindeysem, dövülen, cezaevinde olan gazetecilerin de o kadar yanındayım. Ömrümüz yettikçe oğlumuzun katillerini bulmak için mücadele edeceğiz. Devletten sorulacak hesabımız var…”
Basın açıklaması gözaltında kaybedilen gazeteci Metin Göktepe’nin ablası Meryem Göktepe tarafından okundu. Ferhat Tepe ve avukatı Şevket Epözdemir’in öldürülmesinden sorumlu tutukları Bitlis Valisi Fethi Tunç, Bitli İl Güvenlik Komutanı Tuğgeneral Korkmaz Tağma, OHAL Valisi Ünal Erkan, İçişleri Bakanı Mehmet Gazioğulları, Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş, Başbakan Tansu Çiller ve Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in yargılanmasını talep etti.
Bugün de kaybedenleri koruyarak, basın özgürlüğünü engelleyerek ’90’lı yılların zihniyetinin yaşatıldığını belirten Meryem Göktepe, Başbakan Erdoğan’ın da Süleyman Demirel gibi “Bunlar gazeteci değil, terörist” şeklinde açıklama yaptığına dikkat çekti.
Basın özgürlüğünün olmadığı yerde insan haklarının, adaletin ve hakikatin olamayacağına işaret eden Göktepe, “Ferhat Tepe şahsında gözaltında kaybedilen, katledilen tüm gazeteciler için, kayıplarımız için, hakikat ve adalet için, özgür basın istiyoruz” dedi.
Eylemin sonunda ressam Gülbahar Bozkurt, “Acılarını hafifletemem. Ama biraz da olsa dokunabilirim” diyerek, Murat Yıldız’ın doğum günü dolayısıyla yaptığı tabloyu Hanife Yıldız’a hediye etti