Bakırköy Belediyesi taşeron işçi kıyımına mı hazırlanıyor?

Taşeron işçi çalıştırma konusunda, kürsülerde bolca nutuk atan CHP yöneticilerinin yerel yönetimlerde hayata geçirdikleri uygulamalar işin gerçek yönünü gün yüzüne çıkarıyor. Maden ocaklarında, hidroelektrik santrallerde, inşaatlarda her gün ortalama 3 işçinin iş cinayetlerine kurban verilmesinin başta gelen sebeplerinden biri olan taşeron uygulaması yüzünden milyonlarca işçi güvencesiz, kölelik koşullarında çalışmaya devam ediyor. Günün gereklerine göre ‘taşerona […]

Taşeron işçi çalıştırma konusunda, kürsülerde bolca nutuk atan CHP yöneticilerinin yerel yönetimlerde hayata geçirdikleri uygulamalar işin gerçek yönünü gün yüzüne çıkarıyor.

Maden ocaklarında, hidroelektrik santrallerde, inşaatlarda her gün ortalama 3 işçinin iş cinayetlerine kurban verilmesinin başta gelen sebeplerinden biri olan taşeron uygulaması yüzünden milyonlarca işçi güvencesiz, kölelik koşullarında çalışmaya devam ediyor.

Günün gereklerine göre ‘taşerona karşı mücadeleyi’ siyasi bir argüman olarak kullanan CHP, sahip oldukları belediye hizmetlerini taşeronlaştırmaktan, işçi kıyımına başvurmaktan geri durmuyor.

30 Mart 2014 yerel seçimleri öncesi ve sonrasında ‘sosyal demokrasi anlayışını sindirmiş, tüm gerekleri ile hayata geçirmiş bir Bakırköy Belediyesi’ olacakları iddiasıyla halkın karşısına çıkan Bakırköy Belediye Başkanı  Dr. Bülent Kerimoğlu’nun, işçilerin çalışma koşullarına yönelik getirdiği yeni düzenlemeler(!) tepki topluyor.

BYUAŞ (Bakırköy Yapı İnşaat Ulaşım Hizmetleri A.Ş) isimli belediyenin taşeron şirketinde çalışan 200’e yakın işçi, Kerimoğlu başkanlığındaki belediye yönetimi sırasında toplamda üç ay ücretsiz ve sigortasız çalıştırıldı. Maaşlarının düzensiz ödenmesi  yetmezmiş  gibi, Nisan-Mayıs-Haziran aylarında sözleşmelerinin yenilenmeyeceği kaygısıyla ücretsiz çalışmaya devam eden işçilerin çalışma koşullarını belirlemeye yönelik yapılan üç aylık sözleşme 1 Eylül 2014 tarihinde doluyor.

Güvenceli iş ve insanca çalışma koşulları için, belediyede taşeron sistemine son verilmelidir.

Atatürk Spor ve Yaşam Köyü, Barış Manço Kreşi, Türkan Saylan Kız Öğrenci Misafirhanesi gibi birimlerden çok sayıda hemşire, öğretmen, yönetici, temizlik personeli ve antrenörü de kapsayan güvencesizlik sorunu sebebiyle geçtiğimiz ay işçiler Belediye-iş Sendikası’na üye oldu. Çoğunluk tespiti sürecinin işçilerin lehine gerçekleşmesi üzerine yetki aşamasına gelinen örgütlülük sürecinde, işçiler işlerini kaybetme korkusu yaşıyor.

27 Ağustos 2014 günü ikisi hemşire, dördü öğretmen olmak üzere altı çalışanın işlerine son verildiği bildirilirken, diğer birimlerde çalışan işçilere belediye yetkililerince ‘1 Eylül’den sonra işe gelmeyin’ denildiği söyleniyor.

Taşeron işçiler arasında iş güvencesi kaygısı yaşanırken, işlerini kaybetmeme ve insani koşullarda çalışma koşulları için, birbirlerine kenetlenerek öncelikle işlerine sahip çıkma kararlılığı da giderek artıyor.

CHP’li Belediye Başkanı Bülent Kerimoğlu ve diğer yetkililere Emek.org.tr olarak soruyoruz:

– Meydanlarda, kürsülerde piar çalışmanızın en önemli unsuru olan ‘emeğe ve emekçiye saygı, sendikal hak ve özgürlükler, taşeron uygulamasının kaldırılması’ gibi vaatlerinizin, yalnızca vaat olduğunu kabul ediyor musunuz?

– Taşeronlaşma ve işten çıkartma, sosyal demokrat belediyecilik anlayışının ilk icraatları arasında kaçıncı sırayı alıyor?

– Başta Ataköy sahili olmak üzere kenti sermaye adına yağmalayan dev projelere siyasi kaygılar ve amaçlar güderek onay mı vereceksiniz, yoksa sık sık atıfta bulunduğunuz Gezi Direnişi’nin öz itibariyle anlayışına uygun olan tavrı mı takınacaksınız?

Emek.org.tr olarak sözümüzü emekten ve insandan yana söylüyor ve sürecin takipçisi olarak sayfalarımıza taşıyacağımızı bildiriyoruz.

Emek.org.tr

İlgini çekebilecek diğer içerikler