Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü dolayısıyla çeşitli etkinlikler düzenleyen İSİG meclisi basın açıklaması yaptı. Basın Açıklaması metni şöyledir:
Ülkemiz yasalarına göre “14 yaşını bitirmiş, 15 yaşını doldurmamış ve ilköğretimini tamamlamış kişi” çocuk işçi; “15 yaşını tamamlamış, ancak 18 yaşını tamamlamamış kişi” genç işçi olarak tanımlanmaktadır. Ancak yoksulluk koşullarından dolayı çocuklar tarım, sanayi ve hizmet sektörlerinde çok daha erken yaşlarda “ekmek parası” için hayata atılmaktadır.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın 2013 yılı sonunda hazırladığı “Ulusal Çocuk Hakları Strateji Belgesi ve Eylem Planı”nda, 6-17 yaş arasındaki 15 milyon 247 bin çocuktan 893 bininin çalıştığı belirtiliyor. 6-14 yaş arasındaki çocukların ise -yasak olmasına rağmen- 292 bininin çalıştığı ifade ediliyor. Çocukların çalışması okumalarına da engel oluyor. Rapora göre söz konusu 292 bin çocuğun yüzde 20’si zorunlu eğitime devam edemiyor. Lise çağı da farklı bir görüntü sunmuyor. 15-17 yaş grubundaki çalışan çocukların ise yüzde 66’sı liseye gidemiyor. Çocuk işçiliğin bir diğer biçimi olan çırak / stajyer olarak çalışan çocuk işçiler ise Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ile sermayenin işbirliği çerçevesinde organize sanayide ve fabrikalarda uzun çalışma saatlerinde, çok düşük ücretlerle çalıştırılmaktadır. Çalışma sürelerinin bir kısmı teorik eğitime ayrılan çıraklar öğrenci sayılmakta, MEB’in belirlediği işkollarında çıraklık sözleşmesi yapılarak çalışmaktadır. Ki bunun yaşı 13’tür. Stajyer çocuk işçilerin notunun yarısını patron vermektedir. Uzun saatlerde ve ucuza çalıştırılırlar. Organize sanayi bölgelerinde kesilme, patlama, ezilme ve zehirlenmelere, havasız ve sağlıksız koşullar, kimyasallar vb. yüzünden meslek hastalıklarına maruz kalmaktadırlar. Bugün meslek okulları sanayinin fason işletmeleri haline gelmiştir. Çünkü Koç’un da dediği gibi “meslek lisesi (burjuvazinin) memleket meselesi”dir.
Bizler, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi olarak çocuk işçiliğini 18 yaşın altı olarak tanımladığımızda,
-Elimizdeki bilgiler ışığında 2013 yılında yaşamını yitiren 1235 işçinin 59’u (18’i 14 yaş ve altı, 41’i 15-17 yaş arası); 2014 yılının ilk dört ayında yaşamını yitiren 396 işçinin 17’si (5’i 14 yaş ve altı, 12’si 15-17 yaş arası) çocuk işçidir. Yani her can veren her 20 işçiden birisi yoksulluktan dolayı çalışan çocuk işçilerdir. Çocuk işçiler güvencesiz işçi havuzunun önemli bir kaynağıdır ve çocuk işçi cinayetleri oranının artacağı da aşikârdır.
-Oysa SGK’nın açıklanan son verileri olan 2012 istatistiklerine baktığımızda sadece 15-17 yaş grubunda 1 genç işçinin hayatını kaybettiği belirtilmiştir. Bu durum hemen hemen her yılın istatistiğinde benzer bir seyir izlemektedir. Yine Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Kasım ayında yanıtladığı bir soru önergesinde 2012 yılında yapılan teftişler sonucu işyerlerinde 5 bin 960 çocuğun çalıştığının tespit edildiğini ifade ediyor. Benzer açıklamalar sık sık yapılıyor. Bu söylemler ve uygulamalar devletin Türkiye’de çocuk işçiliğini hasıraltı etme çabasının en çıplak göstergesidir.
-Paralel bir yaklaşımı Avrupa Birliği (AB) de izliyor. AB Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Stefan Fülle, Türkiye’nin çocuk işçi çalıştırmayla mücadelede başarılı olduğunu belirtiyor, “Türkiye 2014 itibarıyla çocuk işçi çalıştırmayı bitirmeyi taahhüt ettiğini ve ILO’nun Türkiye’yi 2006 yılında çocuk işçilikle mücadelede başarı sağlayan üç ülkeden biri seçmesine neden olduğunu” söylüyor… Yani devletin Türkiye’de çocuk işçiliğini hasıraltı etme çabasına AB de ortak oluyor…
-Oysa yukarıda da belirttiğimiz gibi 2013 yılında 59 çocuk işçi can verdi. Elimizdeki bilgilere göre yaşamını yitiren çocuk işçilerin 25’i tarım, 8’i metal, 8’i ticaret, 6’sı inşaat, 4’ü tekstil, 2’si gıda, 1’i kimya, 1’i maden, 1’i çimento, 1’i iletişim ve 1’i genel işler işkollarında çalışmaktadır (bir çocuğun çalıştığı işkolunu yeterli bilgi olmadığı için belirleyemedik). Yani 25 çocuk tarım sektöründe, 23 çocuk sanayi sektöründe ve 10 çocuk hizmet/ticaret sektöründe çalışırken can vermiştir… Benzer bir acı 2014 yılında da devam ediyor. İlk beş ayda yaşamını yitiren 19 çocuk işçinin 8’i tarım, 4’ü inşaat, 2’si konaklama, 2’si genel işler, 1’ metal, 1’i ticaret ve 1’i taşımacılık sektöründe çalışmaktadır…
-Çocuk işçiliğin bir başka biçimi de tarım ve inşaat gibi mevsimlik işlerde görülmektedir. Tarım sektöründe özellikle ev içi emek sürecine de dahil olan kız çocukları ve çocuklar sektörün görünmez gücünü oluşturuyorlar. Ayrıca ülkemizde kız çocuklarının eğitim gibi birçok olanağa da ulaşmaları daha zordur. İnşaat işlerinde ise erkek çocuklar çalışmaktadır. Burada sadece hafif, yardımcı işler yapmaz, bizzat tehlikeli işleri de üstlenirler.
-Son olarak altını çizmek gerekirse çocuk işçiliği ve ölümleri yaz aylarında artmaktadır. Bunun altında kalıcı çocuk işçilerin yanına harçlığını çıkarmak için (hemen hepimizin çocukluğunda yaz aylarında yaptığı oto kaportacı, berber, inşaat, depo, esnaf vb. yanında çalışma ya da simitçi, boyacı, sucu, mendilci vb. biçiminde) katılan çocuklarla çocuk işçiliğin kat be kat genişlemesi gerçeği yatmaktadır.
Çocuk işçilik kapitalizmin işçi sınıfında açtığı kanayan yaradır. 13 yaşındaki kimya işçisi Ahmet Yıldız’ın plastik enjeksiyon makinesine sıkışarak can vermesi, hastaneye trafik kazası geçirdi diye getirilmesi ve işverenine açılan davada 30 bin 40 TL ceza verilmesi, bunun 24 taksite bölünmesi Türkiye’de çocuk işçiliği gerçeğinin özetidir. Buna karşı sessiz kalmamaya çağırıyoruz.
Gülüşünüz çocuk işçiliğe karşı mücadelemizi aydınlatıyor…
Saygıyla Anıyoruz…
2013 yılında yaşamını yitiren çocuk işçiler: Hasan Bakdur, Muharrem Dursun, Salih Eroğlu, Orhan Sürer, Gökhan Örüç, Behzat Özen, Pınar Akbaş, Emine Demirel, Eren Eroğlu, Fırat Sarıçam, Serdar Demir, Faruk Can Güvenç, Sami Kozan, Ali Karkaş, İlhan Yiğit, Faruk Dumlupınar, Vefa Aydemir, Nazar Güvendiren, Mahmut Ateş, Esma Bağcı, Şifa Bağcı, Rabia Cirik, Ayşe Cirik, İbrahim Yavuz, Ş.Ü., Sabri D., Hüseyin Çelik, Yasin Çelik, Muratcan Turan, Ferhat İridağ, Mahir Aytaç, Gökhan Kayalıoğlu, Deniz Esen, Bayram Süzel, Mustafa Tomay, Abdülkerim Karadöl, İbrahim Kara, Ferdi Çakır, Yakup Kartal, Nezir Akgül, Süleyman Kasar, Volkan Özpamuk, Sabahattin Donat, Hüseyin Ceylan, Ökkeş Gögebakan, Salih Dikici, Kübra Şenateş, Kader Yalçın, Oya Korkan, Aslı Oruç, Sülayman Yörük, Soner Karatut, Bayram Yıldız, Yonca Akkuş, Ferit Güler, Mustafa Demirray, Ahmet Yıldız, Serkan Altunay, Murat Güner…
2014 yılının ilk 4 ayında yaşamını yitiren çocuk işçiler: Hamitcan Aslan, F. Y., Sebahat Ö., İbrahim Can Duran, Resul Yılmaz, Hüseyin Demir, Ali Fırat Belder, Ahmet Güneysu, Seyrani Köstü, Emre Aksüt, Abdul Hakim, Yavuzhan Gemici, Mehmet Öztürk, Serdar Özdemir, Osman Avcı, İbrahim Bozkurt, Yücel Arı, Yasir Geylani, Yılmaz İdareci…
İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi
Emek.org.tr