Neden Güvencesizlik – Denizcan Kutlu

Neden güvencesizlik? (1) –Denizcan Kutlu Başlıktaki soru, kuşkusuz ciddi bir muğlâklık içeriyor. Ancak buradaki anlamı, güvencesizliğin neden hem anlamak ve açıklamak, hem de karşı çıkmak bakımından adeta “kilit” bir yer tutuşu ile ilgili. Bu aynı zamanda, akademik ve siyasal bir ilgiyi de beraberinde getiriyor. Bu ilginin ise, son birkaç yılın Türkiye’sinde belirli bir ivme kazanarak […]

Neden güvencesizlik? (1) –Denizcan Kutlu

Başlıktaki soru, kuşkusuz ciddi bir muğlâklık içeriyor. Ancak buradaki anlamı, güvencesizliğin neden hem anlamak ve açıklamak, hem de karşı çıkmak bakımından adeta “kilit” bir yer tutuşu ile ilgili. Bu aynı zamanda, akademik ve siyasal bir ilgiyi de beraberinde getiriyor. Bu ilginin ise, son birkaç yılın Türkiye’sinde belirli bir ivme kazanarak karşılık bulduğunu söylemek mümkün. Güvencesizlik bir tartışma ve mücadele başlığı olarak kuramsal ve akademik düzlemin yanında, siyasal ve sendikal/pratik alana da yansıyor. Bunun sevindirici bir gelişme olduğunu not etmeli… Burada ilk yazıda, neden hem açıklayıcı bir anahtar sözcük hem de karşı çıkılması gereken bir mücadele başlığı olarak güvencesizliğin kullanılması gerektiği konusunda konuyu gündemde tutmayı hedefleyen kısa notlar[1] düşülmeye çalışılacaktır. İkinci yazıda ise, “Akademik – Kuramsal Düzlem” ve “Sendikal/Pratik –Siyasal Düzlem” başlıkları altında tasnif edilmek üzere güvencesizliğe ilişkin güncel tartışma ve gelişmeler, -kuşkusuz eksikli olarak- ana hatları ile belirlenmeye ve bir araya getirilmeye gayret edilecektir.

Öncelikli olarak söylemek gerekirse, güvencesizliğin yerine literatürde, farklı kavramların kullanıldığı görülmektedir. Bunlar, standart dışı, kuralsız, korumasız, kırılgan ya da eğreti istihdam/çalışma olarak adlandırılabilmektedir. Öte yandan geçicilik ve düzensizlik de istihdam güvencesizliğini açıklamak bakımından kullanılan kavramlar arasında yer almaktadır. Literatürde, güvencesizlikle en yakından ilişkili olarak standart dışı istihdam kavramına vurgu yapılmakta; ancak bu kavram da emeğin dönüşümünü çoğunlukla istihdam ilişkisi içerisinde ele almakta, emeğin istihdam edilme biçim ve koşullarına odaklanmaktadır. Ancak sanırız, bunlar arasında güvencesizlik, istihdam biçimi ile birlikte, emeğin iş saatleri ve toplumsal yeniden üretimini kapsayan sürece ilişkin özellikleri birlikte kavrayıp açıklayabilen bir kavram olarak belirmektedir.

Böylelikle güvencesizlik, istihdam ilişkisinde basit bir istikrar-devamlılık ve sosyal güvence-sigorta sorunu olarak değil, bunları da içeren, emeğin mikro ölçekte üretim noktasında ve makro ölçekte toplumsal alanda sermaye karşısındaki konumunu ifade eden ilişkinin bir parçası olarak algılanmalıdır. Bu ilişki, beraberinde, işçinin çalışma zamanı ve iş dışı yaşantısı üzerindeki kontrolünü, sermayenin ise emek süreci üzerindeki denetimini de barındırmaktadır. Bir parça sözcük oyunu yapmayı göze almak gerekirse, kavramın işçi sınıfının “kendine olan güveni” ve sınıf hareketi ile bağı da dolaylı olarak kurulabilir; çünkü işçinin çalışma zamanı üzerindeki etkisi ve kontrolü, kolektif temsil/sendika ve toplu sözleşme düzeni ile yakından ilişkilidir. Öte yandan, sorunun tanımlanması ve çözümlenmesine işgücü piyasası kurumları ve diğer çalışma koşulları da dâhil edilmelidir. Buna sosyal ücret de eklenebilir. Bunlar arasından özellikle sosyal ücret ile emeğin toplumsal yeniden üretimi arasında bağ kurulabilir. Bu çerçevede güvencesizliğin farklı boyutları olduğunu düşünmek gerekir. Kavramsal olarak güvencesizlik, aynı zamanda farklı bileşenleri içeren bir nitelik barındırmaktadır.

Güvencesizliğin 4 boyutu
Kavrama öncü niteliğinde açıklık getirenlerden Gerry Rodgers (1989), güvencesizliğin, zamansal (istihdamın devamlılığı ve kalıcılığı), örgütsel (iş süreci üzerindeki bireysel ve toplu kontrol ve çalışma koşulları), iktisadî (ücretler, vs.) ve sosyal (işten çıkartmalara karşı koruma önlemleri, işçi sağlığı ve iş güvenliği) olmak üzere dört boyutundan bahsetmektedir (Savul, 2008: 30; Yılmaz; 2010: 3). Bu ögelere toplumsal cinsiyeti katan yaklaşımlar da bulunmaktadır (Savul, 2008: 32). Bu çok boyutluluğa, yeniden üretim sürecini de dahil eden bir diğer ek şu olabilir:

“Güvencesiz istihdam, iş kaybı tehlikesini, sendikasızlaşmayı, koruyucu düzenlemelerden yoksun kalmayı, çalışanın kendisi ve bakmakla yükümlü oldukları kişiler için düşük geliri beraberinde getirmektedir.” (ESOPE’den aktaran Savul, 2008: 32).

Güvencelilik – güvencesizliğin boyutları
Güvencesizliğin işgücü piyasasına ilişkin çeşitli güvencelerin karşıtı olduğunu da söyleyebiliriz. Bu noktada Guy Standing (1999) 7 temel güvenceden söz etmektedir. Bunlar,

– işgücü piyasası güvencesi,
– istihdam güvencesi,
– iş güvencesi,
– işçi sağlığı ve iş güvenliği,
– vasıf arttırma güvencesi,
– gelir güvencesi,
– temsil güvencesi

olarak sıralanmaktadır (Toksöz, 1999; Seçer, 2007). Tersinden düşünmek gerekirse, çalışma yaşamında emek için zaman içinde farklı birikim rejimi koşullarında mücadeleler sonucunda oluşan bu tür güvencelerin, sermaye açısından aynı zamanda birer maliyet kalemi ve dolayısıyla güvencesizleştirme başlığı olarak değerlendirileceği açıktır.

Güvencesiz çalışmanın özellikleri
Güvencesiz çalışmanın özelliklerine ilişkin bir döküm ise Tucker (2002) tarafından Yeni Zelanda örneğine bakarak çıkartılmıştır (Özuğurlu, 2006: 279; Savul, 2008: 36-37):

– İşveren tarafından ön bildirimsiz olarak işten çıkartılma (sayısal esneklik),
– Çalışma saatlerinin işverenlerin iradesi ile belirsizleşmesi (zaman esnekliği),
– İşin fonksiyonlarının işverenlerin belirlenimine tâbi olması (fonksiyonel esneklik),
– Ücret ve ödemelerin belirsizleşmesi ve düzensizleşmesi (ücret esnekliği),
– Taraflar arasında açık ya da gizli bir sözleşmenin olmaması,
– Ayrımcılık ve cinsel istismar gibi uygulamalara karşı koruma yoksunluğu,
– Ücret dışı ödeme ve sosyal hak ve yardımların sınırlandırılması ya da yokluğu,
– Mesleki eğitim ve eğitime erişim olanaklarının zayıflığı,
– İşçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin yokluğu ya da etkisizliği.

Hangi istihdam biçimleri güvencesiz?
Ne tür çalışmaların ve istihdam biçimlerinin güvencesiz olduğu ise, Uluslararası Metal İşçileri Federasyonu tarafından şu şekilde sıralanmıştır (International Metal Workers Federation, 2007: 5):

– “Sabit veya sınırlı süreli ya da sabit görevler için geçici iş sözleşmeleri ile doğrudan işçi kiralama,
– Emek simsarları (brokerleri) ya da özel istihdam büroları aracılığıyla işçi kiralama,
– İşlevleri diğer firmalara işyeri ya da işyeri dışında devretme,
– Sahte “serbest meslek” işçileri şeklinde yapılan bireysel iş sözleşmeleri,
– Kötü niyetli deneme süreleri,
– Gizli mesleki eğitim sözleşmeleri,
– Çağrı üzerine/ günlük işçi kiralama,
– Yasadışı ya da zorla kısmî süreli çalışma ya da
– Evde çalışma”

Elbette bunların yanında, geçmişin standart istihdam modeline yakın özellikler taşıyan koşullar altında çalışan emekçilerin de kapitalist iş sürecinin doğasında güvenceli olduklarını söylemek pek doğru olmayacaktır. Fordist birikim rejiminin işgücü piyasası yapısı ve kurumları geride kalmıştır. Bununla birlikte, Yılmaz’ın (2010: 2) da işaret ettiği üzere, “‘kapitalist iş’in işçiler açısından hiçbir zaman güvenceli olmadığı, olamayacağı”nı da teslim etmek gerekir. Ancak standart istihdam modelinden uzaklaşmalar, sadece iş saatlerini değil, iş dışı yeniden üretim sürecini de kapsayan açıklayıcı bir kavram olarak güvencesizliği önümüze koymaktadır.

Görüldüğü üzere, güvencesizlik kavramsal olarak çok boyutlu ve bütünsel bir özellik arz etmektedir. Bu unsurlar dolayısıyla, güvencesizlik başta da söylediğimiz gibi, hem günümüz çalışma yaşamanı anlayıp-açıklamak hem de onun yapısına karşı verilecek mücadele ve söylenecek söz bakımından ayrıksı ve bütünleştirici bir anlam taşımaktadır. Vurgulanması gereken bir diğer nokta ise, güvencesizliğin, istihdam türlerinde yaşanan çeşitlenmeye karşın taşıdığı enlemesine kesen ve türdeşleştirici özelliğidir (Özuğurlu, 2007; Savul, 2008; Savul, 2009; Çerkezoğlu ve Göztepe, 2010). Bu, geleceğin işçi hareketinin oluşumunda, sendikal siyaset ve pratik tarafından kullanılabilecek ve dayanılabilecek birleştirici bir özellik olarak ortada durmaktadır.

Kaynak: Sendika.org


Dipnot:
[1] Konuyla ilgili Türkçe literatürde öncü çalışmalardan biri Özuğurlu’ya (2006) aittir. Özuğurlu (2006: 278), söz konusu makalesinde sorunu, güvencesizliğin bir verili koşul olmanın ötesinde, “işçi sınıfı hareketinin güvencesiz çalışma koşullarındaki olanakları (ve tabii ki kısıtları) şeklinde formüle” etmenin önemine dikkat çekmektedir.

Kaynakça:

International Metal Workers Federation. (2007) Survey On Changing Employment Practices and Precarious Work,
http://www.imfmetal.org/files/07090410362966/Report_precarious_survey_E.pdf

Çerkezoğlu, A.; Göztepe Ö. (2010) “Sınıfını Arayan Siyasetten Siyasetini Arayan Sınıfa: Güvencesizler”, TEKEL Direnişinin Işığında Gelenekselden Yeniye İşçi Sınıfı Hareketi, Der. Gökhan Bulut, NotaBene Yayınları: Ankara

Özuğurlu, M. (2006) “Türkiye’den Güvencesiz Çalışma ve Sınıflar Mücadelesinin Yeni Gündemi”, Küreselleşmeye Güney’den Tepkiler, Der. Ceyhun Gürkan, Özlem Taştan, Oktar Türel, Ankara: Dipnot Kitabevi

Özuğurlu, M. (2007) “Çalışanlara Bireysel Sözleşme, Çalışamayanlara Sadaka”, Yarınlar, Sayı: 12, http://www.yarinlar.org/?act=7&;s=12&id=220, Metin Özuğurlu ile Röportaj

Savul, G. (2008) Güvencesiz İstihdam, Örgütsel Dönüşüm ve Çalışma Üzerine Etkileri, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara

Savul, G. (2009) “Üretimin Yeniden Örgütlenmesi ve Güvencesiz İstihdam: Farklı Biçimler, Tek Tarz”, Türk-İş, Sayı: 386, Ankara,
http://www.turkis.org.tr/source.cms.docs/turkis.org.tr.ce/docs/file/dg386.pdf

Seçer, B. (2007) Kariyer Sermayesi ve İstihdam Edilebilirliğin İş Güvencesizliği Üzerindeki Etkisi, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayımlanmamış Doktora Tezi, İzmir

Toksöz, G. (1999) Gelişmiş Ülkelerde İşsizlik Üzerine Güncel Tartışmalar, Ankara: İmaj Yayıncılık

Yılmaz, G. (2010) “Güvencesizlik – Güvencelilik İkileminde İşçi Sağlığı”, Mesleki Sağlık ve Güvenlik, Sayı: 37, Ankara, http://www.ttb.org.tr/MSG/dergi/37/37.pdf

İlgini çekebilecek diğer içerikler

0 yorumlar